tag:blogger.com,1999:blog-68394420678444109562024-03-13T17:35:02.532-07:00Ilhan GokalpIlhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.comBlogger30125tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-19045494313497146192021-05-10T18:36:00.000-07:002021-05-10T18:36:19.522-07:00Suçum ne idi?<div style="text-align: left;"><div> </div><div>Suçum ne idi?</div><div>Ölmek için tüm sebebler bende miydi?</div><div>Bir duvara yaslanıp ağlaya ağlaya</div><div>Ölmek için tüm sebebler bende miydi?</div><div>Ne zaman hazinelerini çalmıştım ben Yüce Kral'ın?</div><div>Ne zaman yıkılışını kutlamıştım ben Mukaddes Ev'in?</div><div>Gecenin bir vakti bu şehre getirilenlerdendim ben!</div><div>Merkebin üstünde bu şehre girenlerden.</div><div>Denizin ortasından yürüyüp felaha erenlerden.</div><div>Son bir kere soruyorum</div><div>Suçum ne idi?</div><div>Ölmek için tüm sebebler bende miydi?</div><div>Bir duvara yaslanıp ağlaya ağlaya</div><div>Ölmek için tüm sebebler bende miydi?</div><div><br /></div><div>İlhan Gökalp</div><div><br /></div><div>*30 Eylül 2000 Mohammad Al-Durrah in hatırasına</div></div>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-63777634365131862582017-05-11T17:13:00.001-07:002017-05-11T17:14:15.761-07:00Ankara'nın Beyefendisi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDnOn84M5FhH4LLj17n6tyJU8sOcae2NYVPtkiT_xM5fxXW8Y6vCj_bCQy2tkprwmuo153oIVSA88-gOapRKy6Jzq1XSwvtR9JbDprINGTdcBMd47zIi4xCTwIm8CvLuChvQF9RTy8B-C2/s1600/Eg3uf4wM.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDnOn84M5FhH4LLj17n6tyJU8sOcae2NYVPtkiT_xM5fxXW8Y6vCj_bCQy2tkprwmuo153oIVSA88-gOapRKy6Jzq1XSwvtR9JbDprINGTdcBMd47zIi4xCTwIm8CvLuChvQF9RTy8B-C2/s320/Eg3uf4wM.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Mustafa Ünal</td></tr>
</tbody></table>
<div align="LEFT" class="western" style="margin-bottom: 0cm;">
<i style="font-family: "american typewriter", monospace;"><br /></i>
<br />
Ortaokul öğrencisi iken çok sevdiğim Fen Bilgisi öğretmenim sınıftakilere teker teker hangi gazeteyi okuyorsun diye sorana, sıra bana geldiğinde ise Zaman diyene kadar, bir gazetenin ne kadar ürperti verebilecek bir neşriyat olabileceğini farketmemiştim. Çağdaş ve gerçekten beni çok seven bir öğretmen olarak bu durumu ciddiye alıp ders arasında beni idare odasına davet edip durumun vahametini algılamaya, hangi saik ile 'o' gazeteyi okuduğumu derinlemesine tahlil etmeye çalışıyordu. Ecevit şapkalı, çirkin kral edalı babamı, Ortadoğulu hristiyan bir aile kızı annemi görünce merakı daha da çok derinleşmişti neden 'o' gazete diye. Babam çok gazete okuyordu ve gazetelere çok para veriyordu ile izahatı ile kapandı fasıl. 1998 yılında, İstanbul'un fikir suçundan mahkum ve mağdur belediye reisi için 'Bu şarkı Burada Bitmez' deyip gözyaşı döküyorduk Ahmet Kaya'nın mapushane şarkılarıyla Zeytinburnu'nda. Anakin Skywalker daha 8 yaşında çocuktu. Qui-Gon ve Obi Wan çok ümit bağlamıştı ona. 2010 senesine eriştiğimde Londra'da büyük bir mutlulukla ortaokulda okuduğum gazetenin temsilcisiydim. Bir taraftan İngiliz siyasetinin satırbaşlarını özetlerken diğer yandan Türkiye Cumhuriyeti bakanlar kurulu üyelerinin Londra seyahatlerini takip ediyordum. Türkiye'nin başkentinden Londra'ya uzanan elini, himmetini, şefkatini daim üzerimde hissettiğim biri vardı hep Mustafa Ünal.Mustafa ağabey Ankara'da farklı mahallelerin sakinlerinin, örnek insanlığı ve dostluğuyla sitayişle bahsettiği ender şahsiyetlerden biriydi. Londra'ya gelen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların heyetlerine çoğunlukla gazetenin merkezinden Mustafa ağabey veyahut Ekrem ağabey katılırdı. İsmail Küçükkaya'nın ifadesiyle Ekrem Ağabey camiada sayılır, Mustafa Ünal bir arkadaş olarak çok sevilirdi. Hakan Çelik'in 2012 senesinde dediği gibi 'Fotoğraf kullanımı ve sayfa düzeninde bir referans olan Zaman’ın başarısında Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal’ın büyük katkısı vardı. Dumanlı, gazeteciliğe akademik titizlikle yaklaşan ve gazetesine saygınlık kazandıran bir isim. Mustafa Ünal, Türkiye’de siyasi ve toplumsal dinamikleri çok iyi takip eden, önemli bir gazetecidir çok kıymetli bir dosttu' <br />
<br />
<br />
AB eski Bakanı Egemen Bağış bir kaç defa geldiği Londra'da hep Mustafa Ünal ağabeyi de heyetine dahil olmasını özellikle istemişti ve dostluğunu izhar ederek iftihar ederdi. Çok sonrasında okudum Metehan Demir'i suçladığını Mustafa Ünal ve Adem Yavuz Arslan ile dostluğundan ötürü.<br />
<br />
<br />
Ankara temsilcilerinin ve genel yayın yönetmenlerinin birçoğu ile işte bu resmi Londra programları vesilesi ile tanıştım. Bakanların resmi programı biter bitmez Mustafa ağabeyin yeraldığı gezilerde hemen herkes ondan bir yemek, çay-kahve, yürüyüş vesilesiyle bir gayriresmi program organize etmesini beklerdi. 'Mustafa yoksa gelmem', 'Mustafa varsa gelirim' cümlesi adiyattan bir cümleydi bu gezilerde. Emma Goldman'ın 1917'de Jüriye Hitabında aktardığı meşhur bir anekdot vardır. Köleliğin devamı ve fakir Meksika'ya karşı savaş için vergi ödemeye reddedip hapsedilen David Thoreau'yu ziyaret eden Ralph Waldo Emerson 'David sen niye içerdesin' diye sorar, Thoreau ise 'Ralph Sen niye dışardasın' diye cevap verir. Mustafa ağabey hatırı sayılır bir kalem erbabı olmasının yanı sıra, zarif ruhlu bir nezaket insanıdır. Hayatında Nazım Hikmet'ten Cahit Zarifoğlu'na kadar mısraların ve antika gramafonundan duyulan klasik Türk Musikisi ve halk müziği eserlerinin izi vardır. O Türkiye toplumunun tamamını anlamaya azmetmiş duyarlı bir insandır. Defaatle Merhum Erdal İnönü'yü hayırla yadeder. Onun temel özgürlüklerden tavrını takdir ederken de; 1991 seçimlerinde Leyla Zana'lı, Hatip Dicle'li HEP'i Meclis'e taşıyan ve mecliste çözüm arayan iradesini överken de hep adaleti, içtimai huzuru ve eşitliği nazara verir. Darbeye ve darbecilere karşı tavrı hep nettir. Meşkuk bir hükümle Ankara Temsilcisi olduğu gazeteye yapılan taarruz ve ilhakı da darbeye benzetir ve yine modern hukuka rücuyu salık verir. Gazetecilik dışında hiçbir amel ile iştigal etmemiş, yazmak ve konuşmak dışında tek bir eylemi olmadan mahkumiyet yazgısına dünden razıdır. Demokratikleşme ve AB yolunda sivil insiyatifin güçlenmesi için ülke adına menfaat olarak gördüğü AKP'yi desteklemiş ve dostane uyarılarını ise görüşmelerinde dile getirme yolunu tercih etmiştir. Maalesef yayıncılık olarak büyük hatalar yaptığımız temel haklar ve özgürlüklerden yana safımızı tam belirleyememenin vicdanımızdaki azabıdır asıl mahkumiyetimiz. Shakespeare tabiriyle ifade edersek Mustafa ağabeyin tek günahı aşktır, birisinin erdemi ise nefrettir. Martin Nieomoller duyduğu pişmanlıktır ancak Mustafa ağabeyin pişmanlığı ve günahı. Hitler'in kişisel kininin tutuklusu olarak 8 yıl hapsedilmiştir. Nieomoller'in içindeki pişmanlık 1932 yılında Almanya'nın menfaati için Hitler'i desteklemesiyle başlar. Nazilerin ırkçı,ayrımcı Aryan Paragrafına 1936'da ilk fikri muhalefetini gösterdiğinde Yahudi ırkından olup Hristiyan dinine müntesip olanların haklarını zikretmeyi kafi görür.Yahudi ırkından olup Yahudi dinine müntesip olanlara yönelik gasb ve tasallut ilgili çok bir şey söylemez. Fikri muhalefet Totaliter, Otoriter ve despot rejimlerde hükmü malum bir cürümdür. Vatana ihanet, hükümeti yıkmaya teşebbüş edecek eylemleri planlamak vesaire vesaire. 8 yıllık çileli esaret ve vicdanın sancısı Niemoller'e tarihi sözlerini söyletmiştir: <br />
“Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. <br />
Sosyal demokratlar için geldiklerinde sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” <br />
Amerikan Soykırım Müzesi hakperest bir dost olarak gördüğü Niemoller'in sancısını levhalaştırmıştır ve özrünü kabul etmişlerdir.<br />
<br />
Mustafa ağabeyi en son 2013 yılında eylül ayında Ankara'da ziyaret ettiğimde sağolsun o meşhur gramofonu ile koleksiyonundaki plaklardan önce bir müzik ziyafeti vermişti.Sonrasında yine 'Mustafa yoksa gelmem', 'Mustafa varsa gelirim' diyen Ankara gazetecilerinin bir kısmı ile buluşmuştuk. 2013'te Zaman Gazetesi'ndeki görevimden ayrıldıktan sonraki bu veda ziyaretimin ardından tekrar yüzyüze görüşmek nasip olmasa da çeşitli vesileler ile telefonda görüşüyorduk. O hep bir ağabey gibi halimi, hatrımı, iş durumlarımı sorar, ümitvar olmamı tavsiye ederdi. Ankara'daki şimdiki mimsiz medeniyetin adaletinin gadrini çeken emekçilere Londra'ya gitme tavsiyesinde bulunmuştu beni referans verip. Bayram Kaya, Emre Soncan acaba paramız yetermi yüksek lisans yaparken iş bulabilirmiyim diye istişare ederken bu hain darbe girişimi gerçekleşti. 2016 yılında yaptığımız yazışmalara baktığımda aynı zalimliğinin esaretinde ki Ayşenur Parıldak ve yine gazeteci eşi için şayet Londra'ya gelirlerse manevi destek olmamı da özellikle rica etmişti. Bende ısrarla soruyordum bir taraftan 'ağabeyim siz neden yurtdışına çıkmıyorsunuz', Niemoller gibi kişisel bir kinin esiri olma ihtimalini hatırlatarak, o ise; 'kaçtı gitti dedirtmem' burada halim 'iç güveysimden hallice, oksijenim çok azaldı' ama 'sen dua et bana' demişti. Hayatı boyunca darbeye hayır demiş Mustafa ağabey üç kere ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyor bir tweet yüzünden. Tıpkı 'Moskova'da bir Centilmen' kitabının kahramanı Rostov gibi yazdığı şiirle bolşevik devrimine karşı çıktığı iddiasıyla müebbetle yargılanır ve mahkum olur. Şiiri neden yazdığını sorar özel yetkili hakim Vyshinsky. Rostov ise 'yazılmak zorundaydı yazıldı şiir' diye karşılık verir. Mustafa Ağabey Yarına Bakış'taki ilk yazısında 'Yazmak Acılarımı Hafifletiyor' demişti. Rostov'a nasıl yazdığını sorar hakim o ise 'birdenbire yazmak ihtiyacı hissettim sabah uyanır uyanmaz çalışma masama gidip oturdum' der. Son yazısında Mustafa Ağabey ise 'Yazı için küçük bir tablet yeterli. Hatta maharetli eller için akıllı telefon dahi kâfi. Ama çay dünün de bugünün de vazgeçilmezi. Masanın bir köşesinde duracak. Beyin damarları onsuz açılmaz' dediği gibi. Star Wars:Sith'in İntikamı'ndaki Obi Wan Kenobi'nin hayalkırıklığıdır Mustafa ağabeydeki sadece. 'Ne kötü bir final. Bugün AKP zindanları masum insanlarla dolu. Yüzlerce, binlerce kişi. AK Parti, AKP’ye dönüşerek adını tarihe altın harflerle yazdırma fırsatını heba etti. Hem kendine yazık etti hem de ülkeye… 'derken. 'Ne dünyevî hukuk ne uhrevî hukuk bu kayyım uygulamasına asla cevaz vermez. Kayyım ve yöneticilerinin vay haline.' derken de yine hukuk diyordu ağırlaştırılımış müebbet için tek koydukları delil 'Gör bak neler olacak' derken de ümit dışında bir şey söylemiyordu aslında.Yazarı, fikir sahibini mahkum edebilecek tek merci vicdanıdır. Fakat neler gördü bu modern çağda gözlerimiz ne zalimliklere tanık olduk. Sezai Karakoç'un dediği gibi<br />
<br />
<br />
'Zalim kelimesinin gözbebeği<br />
İnsan değil alet<br />
Aletin aleti<br />
Kör<br />
- Tanrı onlarsız değil<br />
Ama onlar – Tanrısız'<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Mustafa ağabeyin Yarına Bakış'taki yazısını bitirdiği gibi bitsin bu fasıl '<i>Bize son durak Karacaahmet"</i><span style="font-family: "american typewriter" , monospace;"> ve </span><i>“Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız.”</i><br />
<i><br /></i>
<i><a href="http://www.kronos.news/tr/mustafa-unal-nieomollerin-duydugu-pismanlik/">http://www.kronos.news/tr/mustafa-unal-nieomollerin-duydugu-pismanlik/</a></i></div>
</div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-20115009065045006022017-03-30T19:36:00.002-07:002017-05-11T17:14:03.829-07:00Bir Müslüman Terörist: Khalid Masood <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_dImCmFn6k2wlGLoaI5HX8Tl0bLA-IbKU_LhyStPIw0uDWuT-1PoM8Z72Dwyh8WIbvXc7APP6wsbDIx03NF2SjULVyX8avSaivtN67v4P2qnpgj8fgYsair3bbsg0TXCDCRK1NAghpAtB/s1600/guardian.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_dImCmFn6k2wlGLoaI5HX8Tl0bLA-IbKU_LhyStPIw0uDWuT-1PoM8Z72Dwyh8WIbvXc7APP6wsbDIx03NF2SjULVyX8avSaivtN67v4P2qnpgj8fgYsair3bbsg0TXCDCRK1NAghpAtB/s400/guardian.jpg" /></a><br />
Londra, 2005 yılında gerçekleşen organize bombalı terör saldırısının ardından, en fazla sayıda insanın zarar gördüğü bir başka terör eylemini yaşadı 22 Mart Çarşamba günü. Hyundai marka kiralık bir araç, Britanya'nın tarihi parlamentosu'nun yanındaki köprüden geçen yayaları ezerek parlamentonun önündeki polis noktasına kadar ilerledi. Araçtan çıkan, isminin Khalid Masood olduğunu öğrendiğimiz saldırgan uzun yılardır parlamento güvenlik biriminde hizmet veren polis memurunu bıçakla öldürdükten sonra vuruldu ve sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen canlı ele geçirilemedi. Köprüde üzerine sürdüğü insanlardan 40 tanesini yaraladı, biri Amerikalı turist ve biri Türk-İspanyol asıllı İngiliz öğretmen olmak üzere iki kişiyi de katletti. Ardında bilinen iki farklı anneden 3 çocuk ve bir eş bırakan 52 yaşındaki Khalid Masood, İngilterenin güney-doğusunda beyaz elitlerin yoğun yaşadığı Kent şehrinde 17 yaşındaki beyaz bir annenin çocuğu olarak Adrian Russell Elms adıyla dünyaya geldi.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSKx4YFATNMxOYapjkvFWbOGClV8I9MIkFEsHyfAL0TG1lsrhpcXzLw0QPEBDRrWrd3yg_8jiVP2l1p1yjqlrWH873PXx8D9_Okdlcmjn1CXL30gqO2bFuypJqTY5GTSo7x-RdStbnPGN5/s1600/825.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="216" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSKx4YFATNMxOYapjkvFWbOGClV8I9MIkFEsHyfAL0TG1lsrhpcXzLw0QPEBDRrWrd3yg_8jiVP2l1p1yjqlrWH873PXx8D9_Okdlcmjn1CXL30gqO2bFuypJqTY5GTSo7x-RdStbnPGN5/s320/825.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
Siyahi babasıyla çok zayıf veya hiç bağı olmamasından hırçın bir gençlik dönemi geçirdiğini söylüyor sınıf arkadaşlarından bazıları. Okul futbol takımının en gözde oyuncularından olması popülerliğine vesile olmuş. Okul fotoğraflarında birlikte poz verdiği, şu anda kasaplık yapan arkadaşı Stuart Knight, 'hoş, mütevazi ve sınıftaki herkes gibiydi' diyor Adrian için. Annesinin yeni evliliğiyle iki tane daha kardeşi olunca ve evden uzaklaşmaya başladı diyor oturduğu semtin sakinleri.Şiddete bulaşıp vandalizmden ötürü ilk defa 19 yaşında, yıllar sonra bir çocuk babası iken mahallenin meyhanesinde bir mahalle esnafını bıçakla yüzünden yaralayıp 2 yıl hapse mahkum olduğunda, 39 yaşında iken ikinci kez hüküm giymiş. Mahallede oturan “iki siyahiden biri olduğu için ırkçılığa uğradı” demiş avukatı savunmasında. Mahkeme Başkanı ise “sinirlerine hakim olamamışsın ama makuliyeti kaybedip bir insanın yüzünde bıçakla 20 dikişlik yara açacak kadar suça bulaşmışsın” deyip 2 yıl hapsine hükmetmiş. Avukat bu hükümle artık ailesiyle o küçük kasabada yaşamayacağından başka bir yere taşınmalarını ve başka bir belde de kendilerine ev verilmelerini de istemiş hakim kararıyla. Cezaevi sonrası taşındığı Eastbourne semtinde, 3 yıl sonra, 2003 yılında bıçaklı kavgaya karışmaktan 6 ay daha hüküm giydiğinde 11 eylül sonrası, terör yasalarıyla islamcı radikallerin dolu olduğu şartlarda cezaevine gönderilmiş bu defa.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS_EWP7rCNht3aSEYgXcvuoSfpricidg6xyGlqKV_HtUfEbI-f3D_Gz6LBXVcRklwsAvIuR6QOGr2LO0fSaVpr8I2EmGydbyPIR70-OMPbVy8dYg_wzri-WIL7_cXwqyUtBvGo68xanvLO/s1600/1578.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS_EWP7rCNht3aSEYgXcvuoSfpricidg6xyGlqKV_HtUfEbI-f3D_Gz6LBXVcRklwsAvIuR6QOGr2LO0fSaVpr8I2EmGydbyPIR70-OMPbVy8dYg_wzri-WIL7_cXwqyUtBvGo68xanvLO/s320/1578.jpg" width="256" /></a></div>
<div>
Suça bağımlı ve kimlik bunalımı yaşayan Adrian Russell Elms olarak girdiği cezaevinden Khalid Masood olarak çıkmış. Cezaevinden önce eski eşini ve iki kızını terkettiğini söylüyor mahalle sakinleri. Cezaevinden çıktıktan bir ay sonra tanışıp evlendiği genç müslüman Farzana Malik ile bir kaç ay süren evliliğinden sonra Masood'tan 14 yaş küçük kadın çareyi kaçmakta bulmuş evinden. Bir arkadaşı aracılığıyla Khalid Masood'un kendisine Talak vermesini istemiş. Farzana Malik'in bir akrabası Daily Mirror gazetesine “bir kaç ay dayanabildi ancak” diyor “bir psikopatın yanında”. 2005 yılında Batıda müslüman olanların çokca yaptığı gibi, Suudi ailesinin idaresi altındaki Arabistan'a gidiyor İngilizce Öğretmenliği için. Önce Yabu'da sonrada Jidde'de Suudi Havacılık Merkezi'nde çalışıyor Sun gazetesinin bulduğu cvsinde yazdığına göre. Dört yıl sonra döndüğü İngiltere'de Gana asıllı ve bir çocuklu Rohey Hydara ile evlenmiş. Sırasıyla yaşadığı şehirlerdeki bazı semtler radikal İslamcı gösterilerle kötü bir şöhrete sahip. Londra'nın doğusundaki Leyton, yasadışı İngiliz Savunma Ligi'nin anti-islam gösterileri yaptığı Luton ve müslümanların İngiltere'deki başkenti Birmingham. 2009'dan sonra çeşitli dil okullarında öğretmenlik yapan Masood, radikal İslamcıların yoğun olduğu bölgelerdeki temaslarından olsa gerek İngiliz İstihbaratı'nın takip ağına bir süre dahil edilmiş Başbakan Theresa May'in açıklamasına göre. Birmingham'daki son oturduğu komşularından biri “çok kibar ve neşeli biriydi aslında” derken ismini vermek istemeyen bir diğeri ise “gözlerinde ve tavırlarında ani değişmeler olabiliyordu ve neşeliyken birden öfkelenebilen bir ruh hali seziyordum” diyor. </div>
<div>
<div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilJsiUQFmTv_HMSWMl1PN3nNCjuL01ZnnRgw8LbDsx_sX3Vaq-Y6crryWzMI2zdqZzt-fvlWHBL5g0wFnPGVYakLCBqF3lwsx7ajQJisT4HnZrBFH4ZvKI3EtnlJOqhpa0mofe4wIJedra/s1600/sun+cover.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilJsiUQFmTv_HMSWMl1PN3nNCjuL01ZnnRgw8LbDsx_sX3Vaq-Y6crryWzMI2zdqZzt-fvlWHBL5g0wFnPGVYakLCBqF3lwsx7ajQJisT4HnZrBFH4ZvKI3EtnlJOqhpa0mofe4wIJedra/s320/sun+cover.jpg" /></a>Araç kiralama şirketinin elemanı da Hyundai marka aracı kiralarken Brighton'da kaldığı otelin resepsiyonisti de saldırıdan 3 saat önce ayrılırken devamlı espri yapan adamın bir terör eylemi yapacağına hiç ihtimal vermemişti. Kaldığı şehirlerin semtlerindeki camilerin imamları da çok sık görmedikleri Khalid Masood için açıklama yapmak zorunda kalıyorlardı. Doğu Londra'daki Caminin yanında ki kitapçı TV kameralarına İŞİD: Şeytan Yolunda Cihat kitabını bedava dağıttıklarını anlatıyordu terör saldırısından sonra. Genç kadınlardan, genç erkeklere radikalliğe giden yolları nasıl engellenebilir çok az tartılışıyordu müslümanlar arasında. Fakat tehlikenin büyüklüğü İngiltere'nin başkentinde radikal islam gösterilerine katılanların sayısı görülünce anlaşılıyordu.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1IzyqGWRTjLEhUMwSxlXHcOUsgZ-TEIyBtWCAVLl-Wj-FNfCnXUtf6XOg8Ri9LNVCpKdkI0-FHkbZX-pXsceRNEUoE4oG_7g7X49TS8elYoMqLB1xK5806JhVEC5LUOKOQNOmIHGco-uf/s1600/images-cfiv-0023.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1IzyqGWRTjLEhUMwSxlXHcOUsgZ-TEIyBtWCAVLl-Wj-FNfCnXUtf6XOg8Ri9LNVCpKdkI0-FHkbZX-pXsceRNEUoE4oG_7g7X49TS8elYoMqLB1xK5806JhVEC5LUOKOQNOmIHGco-uf/s320/images-cfiv-0023.jpg" width="320" /></a></div>
<div>
Radikal İslamcıların türlü gösterileri oluyor ki akla ziyan; İŞİD'i destekleyen eylemlerden, Britanya'ya şeriat gelmeli temalı olanlara kadar her türlü absürd müslüman fikir özgürlüğünün tadını çıkarıyor. Bu tür eylemlerde özellikle radikal islamcı ve cihadcı gençler ön saflarla yer alıyor. Son yıllarda özellikle İngiltere doğumlu sonradan müslüman veyahut müslüman kökenli nüfüs arasında İŞİD sempatizanlarının %12 lere varması devlet erkanını düşündürüyor. Britanya devlet olarak İslamı kendi toplumunun dinlerinden biri olarak kabul ettiğinden, müslümanları rencide edecek en küçük imadan bile kaçınılıyor. Gazeteler bu hunharca eylemin ahlaklı bir müslüman tarafından işleyemeceği ve gerçek müslümanların bu eylemleri lanetlediği haberleriyle dolu. Fakat buna rağmen müslümanların yapması gereken şeyler olduğunu düşünenlerin sayısı da artıyor. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9w1J58NUWSqaCF4QHoJOTpz7FduFIAnOQ1F2wedbgrJ_7NHhRqgAGh7o4EvXJp-tPsKJFJdOBrMT4D9Bdi2SZTa7OlJ7OIqhomPZNumvC2iW5hZlsIy5E9jSkUrayhWJJRiwg08KkmX-R/s1600/5177+%25281%2529.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9w1J58NUWSqaCF4QHoJOTpz7FduFIAnOQ1F2wedbgrJ_7NHhRqgAGh7o4EvXJp-tPsKJFJdOBrMT4D9Bdi2SZTa7OlJ7OIqhomPZNumvC2iW5hZlsIy5E9jSkUrayhWJJRiwg08KkmX-R/s320/5177+%25281%2529.jpg" /></a>Müslüman dünyasının genel tepkisi Barış dini olan İslam'ın bu eylemlerle bir ilgisinin olmadığı, terör eylemlerini yapanların müslüman olmadığı vesair ifadelerle eylemlerin kınanmasından öteye gidemiyor maalesef. Bazen müslüman liderlerin kapalı kapılar ardında bu eylemleri 'False Flag' operasyonu olarak Batılı güçlerin, yahudilerin tasarladığı iddiaları da alıcısı hala çok olan komplo teorilerinden.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC11aTayzd4510qT415Td91YgmtA2gcwIpUcZps03W3XrGPEjvEFi7DEowNcP7ID7ILm49Qjfa1S9G3Dmw7_55SU70lXcshsdJ0deP6CDAAVA1FLhXWsM0n4s6DupXHCvuJpU-owzStH3T/s1600/original.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC11aTayzd4510qT415Td91YgmtA2gcwIpUcZps03W3XrGPEjvEFi7DEowNcP7ID7ILm49Qjfa1S9G3Dmw7_55SU70lXcshsdJ0deP6CDAAVA1FLhXWsM0n4s6DupXHCvuJpU-owzStH3T/s320/original.jpg" width="231" /></a></div>
<div>
19. ve 20. yüzyıldaki kolonileşme, kültürel hegemonya ve emperyalizmin menfaatçi vahşeti altında kalan; 15. yüzyıldan sonra pek bir gelişme de sağlayamayan islam dünyasının 21. yüzyılda içine düştüğü ilkelliği mahsülü olduğu ortaçağ aklında aramak gerekiyor. Şiddet sarmalının ana kaynağı, ortaçağdan kalan bir mirasta; 1,6 milyar müslümanın büyük çoğunlunun dini bir kutsal olarak kabullendiği ortaçağ islam hukukunda bulunabilir. Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'dan ziyade İslam Peygamberi'ne ait olduğu söylenen hadisler ve mezhep imamlarının fetvalarıyla şekillenmiş şiddete türlü kapı açan hukuk mirası. Öyle bir miras ki namaz kılmayanın öldürülmesini, zina edenin, homoseksüllerin taşlanarak, isyan edenin boğularak, inkarcının, dinden dönenin yine farklı fantezilerle öldürülmesini adiyattan sayan bir miras. İŞİD'in hükümlerine, infazlarına kaynak olan bir miras. Aslında bir çok müslüman alimin inkar edemediği kutsal adına, öldürme, yakma, türlü işkence metodlarını mebzul miktarda 1993'te Zaman Gazetesi'nin basıp okuyucularına dağıttığı Kütüb-ü Sitte'de de bulabiliyoruz. Neden ve Niçin diye sorular sormanın kutsallık adına yasaklandığı, özgürlüklerin kısıtlandığı İslam Dünyasının müntesipleri, uluslarası raporlarda görüldüğü üzere dünyanın en güvensiz, en adaletsiz, en eğitimsiz ülkelerinin sakinleri. En adaletsiz ve güvensiz ülkelerin gelir dağılımı ise ya kabile yada totaliter parti mensublarından öteye gitmediğinden fakir müslümanların çok zengin yöneticileri oluyor. Neden. Niçin ve nasıllar olmayınca inovasyon da fikrin hakkı-hayat bulduğu batı coğrafyasında neşet ediyor. “Neden batı medyası İslamı şeytanlaştırmaya çalışıyor” diye soruyor avukat Asim Riaz Guardian gazetesinde. Çifte standart olduğunu düşünüyor aşırı sağcı bir cinayet işlendiğinde kimsenin katili terörist diye yaftalamadığını ifade diyor. Sosyal Demokrat İngiliz Milletvekili Jo Cox'u öldüren aşırı sağcı katili kastedip “Thomas Mair neden terörist diye yaftalanmadı? Aşırı sağcı örgütün ismini haykırıp milletvekilini öldürdü” diye soruyordu yinede. <style type="text/css">
<!--
@page { margin: 2cm }
P { margin-bottom: 0.21cm }
</style>
</div>
</div>
<br />
<a href="http://www.kronos.news/tr/londrada-radikal-islamci-bir-terorist-khalid-masood/">http://www.kronos.news/tr/londrada-radikal-islamci-bir-terorist-khalid-masood/</a></div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-53349657943992473712017-01-20T17:03:00.001-08:002017-01-20T17:06:03.144-08:00Acılı Horoz<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBqL6p85CVBdeCCrSVg26VaYmskxjCe0cr5FzevIGYV3YgU02bsYgnzO_hxpszhbQnmb0lCciYFmX1IF2OUkj_IXTK5gRZhyphenhypheno9weuaFBGmeb6oTyS4QdvJaxPntaOa-qCS3DYCO6T0NyIN/s1600/blackie_the_cockerel_or_is_it_a_hen____by_dinglidale-d9i4lp8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBqL6p85CVBdeCCrSVg26VaYmskxjCe0cr5FzevIGYV3YgU02bsYgnzO_hxpszhbQnmb0lCciYFmX1IF2OUkj_IXTK5gRZhyphenhypheno9weuaFBGmeb6oTyS4QdvJaxPntaOa-qCS3DYCO6T0NyIN/s320/blackie_the_cockerel_or_is_it_a_hen____by_dinglidale-d9i4lp8.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Bir horoz varmış. Her sabah ezan okuyormuş. Sahibi demiş ki;<br />
-Tekrar tekrar ezan okuma! Yoksa tüylerini yolarım.<br />
Bu tehdit karşısında horoz korkmuş ve kendi kendine demiş ki;<br />
'Zaruretler mahzurları mübah kılar. Canımı kurtarmak için ezan okumaktan vazgeçmeliyim. <br />
<br />
Nasıl olsa benden başka horozlar var. Her halükarda onlar ezan okur.'<br />
Horoz ezan okumayı bırakmıştır artık...<br />
Bir hafta sonra sahibi tekrar gelir ve der ki;<br />
-Eğer tavuklar gibi gıdaklamazsan senin tüylerini yolarım...<br />
Horoz bu tehdit üzerine horozluktan da vazgeçer ve tavuklar gibi gıdaklamaya başlar...<br />
Horoz tam bir ay gıdakladıktan sonra sahibi tekrar gelir ve bu kez şöyle der;<br />
-Şimdi de tavuklar gibi yumurtlamazsan eğer yarın seni keserim!!!<br />
Bunun üzerine horoz ağlamaya başlar ve der ki;<br />
-Keşke ezan okurken ölseydim!!!</div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-12962103500248319322017-01-10T12:39:00.002-08:002017-01-10T18:54:30.961-08:00Alim Qasımov: Sesi yıldızlara ulaşıyor<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><br /></span></div>
<h3 style="text-align: left;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">Alim Qasımov’la bir araya gelmek, öncelikle hayranlığımı dile getirmek için fırsat oldu. Geleneksel Azerbaycan müziği muğamın büyük ustası mahalli sanatçılardan aldığı feyzi ve akademiden öğrendikleriyle mecz ettiği müziğini anlattı</span></h3>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: "palatino" , "palatino linotype" , "hoefler text" , "times" , "times new roman" , serif; font-size: 19px;"><br /></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNFXcbLpEpIKdlYxPjgEXl8YRcxktW7FsekLtGndbrppguoYJ1QUFI2Ht56QiO8cqSgsZ1rCMOexsaxgsxW1LQjbQh_r-Nzjg2f0xix5A-MwTVLnoJRuH6uCJL6J0c2rlHbV9C6xOPNQ24/s400/1796884_10152384755598482_166324697360360334_o.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" width="400" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNFXcbLpEpIKdlYxPjgEXl8YRcxktW7FsekLtGndbrppguoYJ1QUFI2Ht56QiO8cqSgsZ1rCMOexsaxgsxW1LQjbQh_r-Nzjg2f0xix5A-MwTVLnoJRuH6uCJL6J0c2rlHbV9C6xOPNQ24/s1600/1796884_10152384755598482_166324697360360334_o.jpg" imageanchor="1" style="background-color: white; margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="color: black;"></span></a></div>
<div class="td-paragraph-padding-2" style="box-sizing: border-box; padding-left: 55.6719px; padding-right: 55.6719px;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">‘Ecnebiler keşfedinceye dek farkında olmadığımız’ hazinelerden. Sovyetler coğrafyasının Azerbaycan diyarında tarım işçisi bir anne-babanın evladı olarak dünyaya geldi. Üstad Alim Qasımov’la mülakat vesilesiyle bir araya gelmek, öncelikle şahsi hayranlığımızı dile getirmeye fırsat oldu. Doğduğu büyüdüğü küçük köyünü, kişiliğini inşa eden sosyal ve kültürel ortamı anlatarak başladı sohbete. Ebeveyninin teşvikiyle başlamış geleneksel Azerbaycan müziği ‘muğam’a. Hem mahalli sanatçılardan feyz ve el almış, hem de akademiye devam etmiş. 26 yaşında bir ses yarışmasında gelen birincilik üzerine dikkatleri üzerine toplamış. Malum, o yıllarda Sovyet Cumhuriyetlerindeki ülkelerde seyahat kısıtlaması var. UNESCO’nun desteği ile ait olduğu sınırların dışına çıkarak sanatını icra etme imkanı elde etmiş.</span><div style="box-sizing: border-box; font-family: palatino, "palatino linotype", "hoefler text", times, "times new roman", serif; line-height: 26px; margin-bottom: 26px;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-size: large;"><iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="360" src="https://www.youtube.com/embed/oH_AkuArkzA?feature=oembed" style="box-sizing: border-box; height: 329.062px;" width="100%"></iframe></span></span></div>
</div>
</div>
<div class="td-paragraph-padding-2" style="box-sizing: border-box; padding-left: 55.6719px; padding-right: 55.6719px; text-align: left;">
<div style="box-sizing: border-box; line-height: 26px; margin-bottom: 26px; text-align: left;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br /><br />Orta Asya turnesinin ardından 1987’de, sinemanın gayet mühim şahsiyetlerinden Ermeni asıllı Sergey Paradjanov, dostu Andrey Tarkovski’ye adadığı Ashik Kerib (Aşık Garib) filminin müziklerine, muhteşem sesiyle ikramda bulunmasını istemiş. 1999’da UNESCO, dünyanın çok önemli müzisyenlerin perestiş ettiği mugham üstadına “Dünya Müzik Ödülü”nü layık görmüş. Hayranları arasındaki, Kuzey Avrupa’nın dünyaya armağan ettiği güçlü ses Bjork için o, yaşayan en iyi sanatçı! Müzik dünyasının, genç yaşta kaybettiği Jeff Buckley için ise ‘insan sesinin anlamı’… Kıymetli Qasımov, kendisi gibi bir mugham üstadı sevgili kızı Fergana’nın hayranı. Türkçe’nin gür sesi Alim Qasımov, <a href="http://www.kronos.news/tr/sesi-yildizlara-ulasan-efsane-alim-qasimov/">Kronos</a>’a konuştu.<br /><br /><br />Eserlerinizde mistik atmosferin kökenleri nedir, izninizle buradan başlayalım mı?<br /><br /><br />Gönlümüzdekiler. İçimizdekiler, geldiğimiz yerler, büyüdüğümüz ortamlar. Belki bir örnekle daha iyi cevap verebilirim. Bir keresinde Fransa’nın bir köyünde konser vermiştik. Bir kadın geldi. Fransız mı, değil mi; bilmiyordum. Konuşmak istedi. Bir peçetenin üzerine eliyle resim çizdi: Hilal ve yıldız çizdiği. Dedi ki; “Sen bizi göklere yükselttin.” Yani insan hissi aynıdır. Ağlamak, gülmek, sevinmek. Bana öyle geliyor ki bütün insanlar böyle. Kimin içinde ne varsa onunla irtibatlandırıyor. Öyle insanlar var ki Allah’a ulaştırdı diyemese de beni göklere yükseltti, diyebiliyor. Güneşe, yıldıza… Ama bizde yani insandaki hisse göre bazen şeytanî hislere de kapılabilir. Bazen insanî bir hüviyete bürünür. Küs olduğu biriyle barışır, yumuşar, temizlenir. Sufi dervişler gibi davranır. Başta ben bunu bilmiyordum. Bir kilim dokur gibi çok sonra fark ettim. Hatta otuz – otuz beş yıl sonra daha da anladım. Her şeyi damla damla biriktiriyor insan.<br /><br /><br />Azerbaycan’ın milli müziği muğamdan, yani uzun havalardan bahseder misiniz?<br /><br /><br />Muğam bizim klasik müziğimiz ve doğu dünyasında yaygındır. Her biri kendine mahsustur. Bir uzman gözüyle bakınca iş değişir. Bazen edebî, bazen felsefî algılanır doğuda.<br /><br /><br />Eserlerinizde Fuzulî ve Nesimî’den pasajlar hakim. Özellikle Sovyetler Birliği zamanını düşünürsek bu, kolay olmasa gerekir.<br /><br /><br />Allah razı olsun hepsinden. Kolay olmasa da bizim kültürel geleneklerimizle bağımız güçlüydü. Genellikle bu ağır bir müziktir. Durmaksızın icra etmek zordur. Bu gazeller özeldir. Bu kitlesel müzik değildir. Fuzulî, Mirza Ali Ekber Sabir, Vahit, Nesimî ve bir çoğu, etkileyici sözler söylemişler. Daha ben tam olarak anlamış değilim. O sözleri güzel seslendirirsem o şekilde icrası bile insanı saflaştırır, samimileştirir. Bu samimiyet, dinleyeni de okuyanı da göklere yükseltir.<br /><br /><br />Doğulu bir sanatçı olarak dünyada saygın bir yeriniz var. Bu kabulün sırrı nedir?<br /><br /><br />Genel olarak samimiyet gördüm insanlardan. Müslüman, terörist değil; terörist her ırktan çıkabilir. Amerika’nın bir eyaletinde kızımla Leyla ve Mecnun okurken Amerikalı bir bey yanıma geldi. Dedi ki; çok büyük zevk aldım. İkinci kez geldim o yüzden. Ve ben ailemi de getirdim. Azeri Türkü bir Müslüman sanatçı olarak ait olduğum kültürün güzelliklerini göstermek istiyorum. Kızım Fergana Hanım da benimle birlikte sahne alıyor. Örtülü olmayı tercih etti. Ama ona ayrıca davetler de geliyor. Bu Allah’ın bir lütfu.<br /><br /><br />Fergana Hanım’dan söz etmek istiyorum. Kızınızla aynı sahneyi paylaşmak, türküleri söylemek nasıl bir duygu?<br /><br /><br />Küçük kızım örtündü. Herkes ‘olmaz’ dedi. Sonra Fergana, en son da eşim örtündü. Bu Allah’ın takdiri, onların kararı. Ama bunu gösteriş için değil içlerinden geldiği için ve samimiyetle yaptılar. Bu yüzden de kabul gördüler. Kimse yadırgamadı. Öyle zamanlar oldu ki kızlarımdan hayat dersi aldım. Her zaman büyükler ders vermez, bazen kızınızdan bir şeyler öğrenirsiniz. Örtülü sanatçı az tabi. Bu da onun kısmetine yazılmış. Sahne hareketleri ona her zaman zordur. O anneliği, kadınlığı, sanatçılığı omuzlarında taşıyor ve mesuliyetinin bilincinde. Hepsinin de üstesinden geliyor, gelecek.<br /><br /><br />Türkiye’deki müzige bakışınız nasıl?<br /><br /><br />Görüyorum ki muğamların isimleri, ahenkleri aynı. Bütün Doğu dünyasında aynı. Klasik Türk seslerini dinledim. Bizde de İran’da da Hindistan’da Araplar’da da var. Şimdi o sesler Türkiye’de de yoktur!<br /><br /><br />Takip ettiğiniz sanatçılar kimler?<br /><br /><br />Belki kırılabilirler, birini deyip diğerini demesem. Ne güzel ki o insanları tarih yazıyor. Yoksa tersi olsa yani insanlar yazsa iyi olmaz. Arabistan’a gidince ordan alıp dinliyorum keza İran, Hindistan da öyle. Gece gündüz onlarla yatıp kalkıyorum. Benim için bu sanatta herkes değerlidir. Her birine bir gül versem değer.<br /><br /><br />İslam coğrafyasındaki dinî müziği nasıl buluyorsunuz?<br /><br /><br />Sözler ne kadar insanı saflığa çağırsa da musikisi de icrası da güzel olmalı. Olmalı ki İslam’ın güzelliği ortaya çıksın. Adeta kuşa tohum tanesi serper gibi olmalı.<br /><br /></span><span style="color: black;"><a href="http://www.kronos.news/tr/sesi-yildizlara-ulasan-efsane-alim-qasimov/" style="background-color: white; font-family: tahoma;">http://www.kronos.news/tr/sesi-yildizlara-ulasan-efsane-alim-qasimov/</a></span></div>
</div>
<div style="box-sizing: border-box; font-family: palatino, "palatino linotype", "hoefler text", times, "times new roman", serif; font-size: 17px; line-height: 26px; margin-bottom: 26px;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNP1SP4sSw1xfm2jYRVrrGg8D_-XSwISc5IJQ52k3DhrI6MWeVeA7hJkO7DOUgb2FTTDi-p4ruBsCC6JeZaGphgkvLgKZJzCiyoCZ8dyKHQbYYNNBJTl-Ouboz_s2pvL5YyNvdc3AxbbvQ/s1600/Screen+Shot+2017-01-11+at+00.28.32.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: justify;"><span style="clear: left; color: black; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="216" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNP1SP4sSw1xfm2jYRVrrGg8D_-XSwISc5IJQ52k3DhrI6MWeVeA7hJkO7DOUgb2FTTDi-p4ruBsCC6JeZaGphgkvLgKZJzCiyoCZ8dyKHQbYYNNBJTl-Ouboz_s2pvL5YyNvdc3AxbbvQ/s400/Screen+Shot+2017-01-11+at+00.28.32.png" width="400" /></span><span style="background-color: white;"></span></a><br />
<br />
<br /></div>
</div>
</div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-87759615348984328642016-06-22T08:34:00.000-07:002018-01-08T16:51:09.635-08:00Gülen Cemaati: İslam Ümmetinin İri Cüsseli Evladı <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjceC9dQKMqA22EaMwvaVuanfXEPxAtCMrjcLsP5gklPC4WeX-fV0Gdo-0_nPmRNB1vgd7olLuLj6gii5q9fZWEwM9V5WIED43jodMLa2hbGon5_pL1BkQiyWJwvZ7QBMe3MNM1IRoeyAxp/s1600/3127-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjceC9dQKMqA22EaMwvaVuanfXEPxAtCMrjcLsP5gklPC4WeX-fV0Gdo-0_nPmRNB1vgd7olLuLj6gii5q9fZWEwM9V5WIED43jodMLa2hbGon5_pL1BkQiyWJwvZ7QBMe3MNM1IRoeyAxp/s320/3127-1.jpg" width="223" /></a></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;">Cemaat, hiç hata yapmayan la yuhti ve sorgulanamayan ve La yüsel yöneticilerden kurulu derebeyliklerini andırıyordu elhakk... Dışarda hoşgörü ve diyalog diyen fakat içeride hiç bir eleştriye tahammül etmeyen, eleştiren, kritik edenlerin derebeyleri tarafından sürüldüğü(tayin edildiği) jakoben bir sistemin hakim olduğu gestapo soluklu bir baron cenneti. Cemaatin kendisini masum göstermek için defaatle kullandığı saf masum çocukları ise derdi maişet ve iaşelerini kıt-kanaat, aldıkları nev-i sadaka ile karşılarken, baronlar parçalanan kibirlerini (aktör olarak çok sevdiğim)Andy Garcia nın arzı endam ettiği milyon dolarlık nümayışlı törenler ile tadile çalışıyorlardı. Cemaat şimdiye kadar sadece kendi düşüncesine özgürlük taleb edebilmiş, mazlumların hakkını konjonktüre göre arayabilmiş, hakkın hatırını daim güce feda eylemiş, sisteminin devamı için her bir ferdini kurban edebilme pervasızlığındaydı. Binaları yükseltirken vefasızlığı müesseleştirdi; islam kardeşliğini ve uhüvveti berhava etti. İslam ümmetindeki cemaatler kardeş ise şayet; Gülen Cemaati o kardeşlerin en küstahi ve kibirlisi olmaya namzet, bir iri cüssedir. Üzgünüm şakirtler. Hakkın hatırı pek alidir.</span></div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-54839019293850018782016-06-22T08:18:00.001-07:002017-05-30T17:11:42.817-07:00Cadı Kazanı<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><br /></span>
<br />
<h3 style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><div style="text-align: center;">
Kaynat-kaynat, köpürt kazanı, bela</div>
</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><div style="text-align: center;">
<br /></div>
</span><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><div style="text-align: center;">
Türk burnu ve Tatar dudağıyla.</div>
</span></h3>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjviZISIEDyRjOD4IIZSuB0BOpj7ZxGA1R0CydNpJlSKiTU_KxUTb6Jny7BSCS9GOjlJFSskj5vx1ALTy3CfBGsxC9NUqxhBnSfI2Jfli-qKwffbf4XUG8GOSF1kKh-Xw290OEfRjO8o_YJ/s1600/BlackWitch.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="376" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjviZISIEDyRjOD4IIZSuB0BOpj7ZxGA1R0CydNpJlSKiTU_KxUTb6Jny7BSCS9GOjlJFSskj5vx1ALTy3CfBGsxC9NUqxhBnSfI2Jfli-qKwffbf4XUG8GOSF1kKh-Xw290OEfRjO8o_YJ/s400/BlackWitch.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><br /></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;">
</span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;">İktidarın hırsının ne kerih bir nesne olduğunu anlatan Shakespeare'in Macbeth'inde cadılar kazanlarını bu sözlerle kaynatıyorlardı. İktidar için her günahı meşru gören Macbeth çifti, cadıların kehanetlerine göre iktidar yolunu gölgeleyen her maniayı bertaraf etmekten çekinmiyorlardı. İngiliz edebiyat dehası tarihi vakıaların ilham verdiği karakterlerle, iktidarın tefessüh ettiren, mutlak iktidarın ise mutlak tefessüh ettiren devasız bir dert olduğu hakikatini bize anlatmıştı. Hakikaten de tarihin insanlığa öğrettiği en büyük gerçeklerden biri iktidarın, en nikbinane tabirle, sahibine 'talihli bir afet' olmasıydı. Peygamberler müstesna, iktidar sahipleri bu afetten kendini kurtaramamıştır. Bir parçası olduğumuz müslüman toplumlar 7. yüzyıldan beri iktidarın içlerinden belirli bir zümre tarafından kullanılması ile milletlerini devletlere dönüştürmüştür. Müslümanlar, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in vaaz ettiği prensipler ile ilk toplum sözleşmesini ortaya koymuş, aynı toprak parçasında yaşayan tüm insanları ırk ve din ayrımı yapmadan eşit sayan (adalet), hürriyet (inanç ve ifade) ve güvenliği (mal ve can asayişi) iktidarın teminatına bırakan devletlerinin temelini atmışlardı. Devletin kudret tasarrufu adalet şartına bağlanmış ve Hz. Ömer'in 'adalet mülkün esasıdır' fehvasınca tatbik edilmeye çalışılmıştır. Hz. Osman'ın özellikle son döneminde sehven tasarrufları, liyakat yerine hısımlık esaslı devlet adamlarını tavzifleri (nepotizm), adaletin ve hukukun eşit tesis edilememesi, 3. halifenin şehadeti ve ilk fitneyle neticelenmiştir. İslam Peygamberinin manevi mirasçısı olan Hz. Ali'nin, iktidarı, eşitlik, adalet ve hukuka meftuniyet derecesinde hasretmesinin hilafına, bütün gayretini iktidar olmaya sarf eden Muaviye, Müslümanların devlet siyasetine asırlarca tesir edecek dini devlete ram eden Roma-Bizans-Sasani 'Resmi Din Modelini' ikame edecekti. Muaviye'nin temellerini attığı devlet modeli, Selçuklulardan Osmanlı'ya ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar süregelen despot bir müesseseye dönüşmüştür. Dini himayesine alan-yayan bu sebeple kutsallık atfedilen devlet kavramı, içtimai birlik-dirlik-nizam adına gayri-meşru fiilleri dahi iktidarı için meşru kılabilen bir hüviyet kazanıyordu. Devletin bekası için Peygamber torunu Hz. Hüseyin'i katleden Emevi anlayışının hakim olduğu 'şanlı' Osmanlı tarihinde, iktidarları için kardeşlerini ve çocuklarını merhametsizce katleden sultanların, Yezid'ten makam olarak ne farkı vardı? Müslüman Türklerin çoğunluğunun hakkında çok malumata sahip olmadan tabii olduğu Ebu Hanife, Abbasi Devleti'nin ikinci sultanı Ebu Cafer el-Mansur tarafından kendisine teklif edilen Baş Hakimlik vazifesini kabul etmediği için zindana atılmış ve yaygın kanaate göre zehirlenerek öldürülmüştür. İnsanların eşitliğini, fikir ve inancına dayalı hüküm verilerek kimsenin suçlanamayacağını, insanın kültürel ve dini haklarının, aklının, dininin, malının ve canının korunması gerektiğine İslam adına hükmetmenin bedelini canıyla ödemiştir. Aynı Halife-Sultan Şii Mezhebinin en önemli şahsiyetlerinden, 12 İmam silsilesinin 6. İmamı Cafer El-Sadık'ı da zehirleterek öldürtmüştür. Bir tarafta kuvvetin şe’ninin tecavüz olduğunu ispat eden Müslüman liderlerin vakıaları bir tarafta ise Allah'ın sözleri Kur'an ile hükmeden Hz. Muhammed'in tesis ettiği nizam. 1200 km'lik bir mesafeden gelip kendisinden peygamberlik yetkisi, yöneticilik gibi haklar isteyen Müseyleme adlı Yemenliye, Medine'de “Sana bir kuru dal dahi vermezdim.” demiş ve geldiği heyetle Yemen'e dönmesine müsaade etmiştir. Müseyleme Yemen'e döndükten sonra peygamberliğini ilan edip Medine'ye elçiler göndermiş ve kendisine, Hz. Muhammed'in itaat etmesini talep etmiş, İslam Peygamberi ise “Elçiye zeval olmaz.” düsturunu toplumuna talim ettirip elçileri geri göndermiştir. Aynı Müseyleme, İslam Peygamberinin vefatıyla, Müslümanlara savaş ilan etmiş ve çok ağır kayıplar verdirdiği savaşta kendisi de ölmüştür. İslam Peygamberinin bu tavrı, vefatından 2 yıl evvel nasıl bir ifade hürriyetinin var olduğunu tahayyüle imkan veriyor.</span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif; font-size: large;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
'Yönetme Sanatı' olan siyaseti tatbik ederken, yeryüzü halifesi insanı merkeze alan nizamı ikame eden bir medeniyet modeli için şurayı, meclisi, istişareyi salık veren İslam dininin ana kaynağı Kur'an, iktidar aygıtının içtimai adalet, hürriyet, güvenlik (asayiş), eşitlik ve hikmet gibi esasların ikamesine hizmet etmesini destekler. İslam’ın ilk yıllarında halkın belli bir kesiminin katılımıyla kararlarını hükme bağlayan, şura ile yönlendirilen iktidar unsurlarından, Muaviye ile birlikte halk arındırılmış, hanedanlara has kılınmış, ve halk güdülmesi lüzumlu bir sürü derekesine indirgenmiştir. Müslüman toplumlar çok büyük kara parçalarına hükmeden büyük devletler kurmalarına rağmen, güçle imtihanlarında çok muvaffak olamadılar.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gücün çıldırtıcılığı ve hükmetme hırsı insanlığın külli bir imtihanı. Katolik dünyasının ruhani lideri Papa tarafından, Catherine Aragon'dan boşanma dileği reddedilen İngiltere Kralı Henry VIII çareyi İngiliz Protestan Kilisesi kurmakta bulmuştur. Mezhep değiştirip boşanan Kral, makamını ve zatını yeni kilisenin ulu lideri olarak ilan etmiştir. Kral Henry'nin tavrı ile Emevi geleneğini miras alan Osmanlı Devleti'nin dini vesayet altına alıp, bağımsız hiçbir dini müessesenin gelişmesine müsaade etmemesi tavrı arasında yaklaşım farkı yoktur. Dini vesayet altına alan Emeviler, Abbasiler, Safeviler, Selçuklular, Memlüklüler ve Osmanlılara varıncaya kadar, fikirlerini devletin bekası için muzır ilan ettirdikleri nice tasavvuf, tarikat, tekke ve dergah ehlini katletmiştir. “Cennet cennet dedikleri, Birkaç köşkle birkaç huri, İsteyene ver onları, Bana seni gerek seni” diyen Hak aşığı 13. asır ozanı Yunus Emre'nin bu beyitlerini okuyanın ve dahi beyitlerin sahibi her kimse diye başlayan fetvalarla tutuşturulan cadı kazanları hep kaynamıştır. “Başıma koy erre Neccâr, Senden dönmezem, Ger beni yandırsalar, Toprağımı savursalar, Külüm oddan çağırsalar, Settâr Senden dönmezem.” diyen Seyyid Nesimi, Memlük hükümdarı tarafından derisi soyularak Halep'te öldürülmüş. I. Mehmed Çelebi döneminde ortaya çıkan Şeyh Bedreddin Olayı ile birlikte, devlet adamlarının tasavvufî çevrelere duydukları güven azalmaya yüz tutmuş, onlar hakkında mütereddit davranmaya başlamışlardır. Sultan II. Murad döneminde Molla Fahreddin-i Acemî, bir Hurufî şeyhini dinsizlikle itham etmiştir. Şeyhin idamı istenmiş, neticede şeyh idam edilip, taraftarları dağıtılmıştır. Yine Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin fetvasıyla, Bosnalı Şeyh Hamza Balî idama mahkum edilmiştir. Aynı şekilde, Oğlan Şeyh denilen İsmail Ma'şukî, zamanın Şeyhülislâmı Kemalpaşazâde'nin fetvasıyla on iki mürîdi ile birlikte idam edilmiştir. 17. asırdaki önemli mutasavvıflardan Malatyalı Niyazi Mısri'de Osmanlı idaresine yönelttiği eleştirilerle yöneticileri bunaltmış ve idamına hükmedilmiştir*.(Bkz.NİYAZI-İ MISRI
ve
TASAVVUF ANLAYIŞI, Dr. Mustafa AŞKAR) </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Osmanlı tarihinde kaynatılan cadı kazanlarının hiçbiri Bektaşi tekkelerinin kapatılması ve bütün müntesiplerinin ve şeyhlerinin çile ve idamları kadar trajik olmamıştır. Tarihçiler, Yeniçerilerin bağlı olduğu tekke olduğundan, en ağır müeyyidelere maruz bırakıldılar deseler de, modern Türkiye'ye kadar varan bir yarayı meydana getirmiştir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yeniçeriler Türkiye'nin kuruluşundan beri devam eden asker sorunun kökenidir. Milletin ordusundan milleti “ordunun milleti” yerine koyup. En sonunda “millete karşı bir ordu” haline gelip hayırlı bir olay (Vaka-yı Hayriye) denilip top yekün yok edildiler.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
1826'da Bektaşiliğin yasaklanmasıyla birlikte tarihe ‘ Osmanlı devleti tarihinde ilk kez bir tarikat kapatılmıştır’ notu düşülmüştür. Kapatma kararı, Bektaşi vakıf, tekke ve inanç önderlerinin (Dede-Baba) sıkı takibi ile desteklenmiştir. Bektaşi tarikatının kapatılması, bazı ulema ve diğer tarikat mensuplarının hoşlanmadıkları kimseleri gözden düşürülmesine zemin hazırlanmıştır. 1826 sonrası süreçte Bektaşi olmak o kadar suç teşkil eden bir durum arz ediyor olmalıdır ki insanların hırsları ve düşmanlıkları yüzünden Bektaşilikle hiç ilgisi ilişkisi olmayan kimseleri ‘ Bektaşi diye ihbar etmişlerdir. Ayrıca devlete karşı açıkça tavır takındığı iddia edilen Sarraf Şapçı, adlı Yahudi, Bektaşilikle itham edilerek idam edilmiştir. Sarraf Şapçı'nın idamından sonra bütün mallarına devletçe el konulmuştur. Örneklerde görüldüğü üzere birbirlerine düşmanlık besleyen insanlar, hasımlarını 'öteki' olmakla ‘suçlayarak’ ceza almalarını sağlamaktadırlar. Gayrimüslimlerin yükselen ırkçılık ile maruz kaldıkları zulüm, katl ve haksızlıklar 20. asırdaki Ermeni Tehciri ile zirveye ulaşmıştır. Kimlikleri reddedilen Kürtler Osmanlı'nın son döneminde 13 kere isyana teşebbüs etmişler, Cumhuriyet döneminde 24 ayrı halk isyanı arasında ki Dersim'de 20. yüzyılın trajik bir katliamına maruz bırakılmışlardır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bunun gibi katl, tasallut, tarassut, taciz gibi niceleri devletin bekası adına, “Devlet-Ebed-Müddet”, “Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe” denilerek kutsal 'Devlet Tanrısı'na adak olmuştur. Kutsal Devlet'in başı ise “Allah'ın yeryüzündeki gölgesi”(Bu tabir Bursa Ulucami'de ve diğer Selatin camilerinde de çokça görülür) ünvanı ile Emevi döneminden itibaren ‘’La yüsel ve La yuhti’’ (hesap sorulmaz ve hata etmez) bir makamın sahibi olmuştur. Cumhuriyet döneminde dinin vesayeti hüviyet değiştirmiş (Bürokrat-Diyanet-Resmi Din), fikri hürriyet ise kurucu kadronun tekeline alınmış(makbul vatandaşlık) ve mağdurların, kamu yararına(Kutsal Devlet) haksızlığa uğratılması kanunlarla meşru sayılmıştı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Oysa Bediüzzaman’a göre asrımızda eski çağlardaki zulümleri aşkın zulüm ve haksızlıklar yapılmakta, ve zulümler de "kamu yararı" adına yapılmaktadır. "...Vahşet ve bedeviliğin dehşetli bir kanun-i esasisi [anayasası] olarak kabul ettikleri.. şimdikilerin de siyasetlerinin nokta-i istinadı şudur ki: ‘Cemaatın selameti için fert feda edilebilir. Vatanın selameti için eşhasın hukuku nazara alınmaz. Devletin siyasetinin selameti için cüz’î zulümler nazara alınmaz’ diye bir tek cani yüzünden bir köyü mahvetmekle bin masumun hakkını nazara almaz. Bir tek caninin yüzünden bin adamın kılınçtan geçirilmesini caiz görür..."Kur’an ise haksız yere bir insanın öldürülmesini tüm insanları öldürmeye eş tutar. (En’am/164). Bediüzzaman'a göre Kur’an’da vaaz edilen adalet anlayışı şöyle özetlenebilir: "Bir adamın cinâyetiyle başkaları mesul olmaz. Hem bir masum, rızası olmadan, bütün insanlığa da feda edilemez—kendi ihtiyarıyla, kendi rızasıyla kendini feda etse, o fedakarlık bir şehadettir ki, o başka meseledir."</div>
</span></div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-51161458662275681862011-06-02T19:23:00.001-07:002017-01-10T18:59:14.577-08:00Pinocchio’s Dr. Jekyll and Mr. Hyde Syndrome<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhR5TOJ_za4lREmUecHUeG1nh5rHSmo6mZR1Kb_kzhb8ngnA6YnWaOws7QwhOvYKzhcIGUZUxaYd8lXbWqQHeQnZUqWdVQs8PFe9Mg5EEXx2xdm8tVdI8bdeeSZ3vQVOHXaX6e978O50mE/s1600/9cf8d4c5292b9583718396c936ccb98c_1295578298.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5613813703320406770" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhR5TOJ_za4lREmUecHUeG1nh5rHSmo6mZR1Kb_kzhb8ngnA6YnWaOws7QwhOvYKzhcIGUZUxaYd8lXbWqQHeQnZUqWdVQs8PFe9Mg5EEXx2xdm8tVdI8bdeeSZ3vQVOHXaX6e978O50mE/s400/9cf8d4c5292b9583718396c936ccb98c_1295578298.jpg" style="cursor: pointer; float: left; height: 400px; margin: 0pt 10px 10px 0pt; width: 262px;" /></a><span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">Within their own queer structure, they have established a position whereby the people are</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">bereft an opportunity to be questioned about neither their emergence nor their way of gaining</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">power. It has been said that an individual manifesting a certain level of power dejectedly in</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">turn occasionally turns deaf and blind. Thus even more power has produced self-destruction</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">and by and large causing corruption. They were the guardians in the tyrannical structure</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">they set up as if popped out of the Zimbardo Experiment. It seems that they have become</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">the Mr Hyde of their own making, especially within the eyes of their own people. No</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">one has ever known who their “Gepetto” is. When used to serve the cause of right and</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">reason of the truth, of course power is beneficial to resolve the problems. However, power</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">has always been a means of destruction when subject to the rule of ambition and greed,</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">of tyrannical feelings and ideas. Those who adore freedom may have a tendency to die for</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">freedom and occasionally perhaps be a victim of Mr Hyde and they may sometimes be named</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">the broken windows gang by the system.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">In reminiscent of Dr Jekyll, is it not finally the time for them to present us with their last</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">letter? To be only strong is not enough – it is far more important to be wise - to share a</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">platform of equality and freedom in the public space. In J. R. R Tolkien’s novel, he had</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">described Frodo offering Gandalf the ring to which Gandalf replies: “Don’t tempt me</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">Frodo. I dare not take it, not even to keep it safe. Understand Frodo, I would use this ring</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">from a desire to do good. But through me it would wield power too great and terrible to</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">imagine. Absolute power is our doom.” And so it seems that there has been no such being</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">that has lasted solely on the basis of their power and the resistance of any sense, wisdom,</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">and common values. Reality, power, sense, and synergy of logic provide the communities to</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">blissfully cohabitate within the shadows of justice that provides serenity to the people. The</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">ones who break the windows can fix them. As V of Alan Moore states: “People should not be</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">afraid of their governments. Governments should be afraid of their people.” It seems that the</span><br />
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif; font-size: large;">fear of Pinocchio resides.</span></div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-22450120328825177602010-12-25T14:35:00.000-08:002010-12-25T14:40:00.595-08:00Londra'da Türkiye kokulu filmler<div style="text-align: -webkit-auto;"><span class="Apple-style-span" ><span class="Apple-style-span" style="line-height: 21px;"><p style="font-family: 'Times New Roman'; line-height: normal; ">16. Londra Türk Film Festivali açılış galasında Festivalin tanıdık siması Ercument Akman'ın ifadesiyle "Festivalin Kraliçesi"; 1993'te "action" diyerek başlattığı ve 16 yıldır gönlünü verdiği Türk sinemasını, "sinemanın yakın dostu Londra"ya sevdirme etkinliklerine devam ediyor.</p><p style="margin-top: 0px; font-family: 'Times New Roman'; line-height: normal; "></p><div id="haberMetinDiv" style="font-family: 'Times New Roman'; line-height: normal; "><p>Göçtüğü dost yurdundan anayurdunun sinemasına 16 yıldır büyük katkılarda bulunan Londra Türk Film Festivali'nin kurucusu ve Genel Direktörü Vedide Kaymak sinema gönüllüleriyle tek bir gönül olup bu yıl da Türk sinemasının dünya yolculuğuna farklı mecralar ekliyor.</p><p>Festivalde Türk sinemasında hem babanın ve hem oğlunun sevgisini kazanabilen ayrıcalıklı sanatçılardan Şener Şen'e verilen Altın Kanatlar Yaşam Boyu Başarı Ödülü Başta Ödülü takdim eden Büyükelçimiz Ahmet Ünal Çeviköz olmak üzere katılımcıları gayet memnun etti. Festivalin katılımcı ve jüri halkasının giderek genişlemesi, dünya sinemalarından önemli isimleri festival platformunda buluşturması festivalin amacıyla giderek bütünleştiğinin en büyük işaretlerinden sayılabilir. Festivalin galasıyla açılış gösterimini yapan Prensesin Uykusu ile masal sevgisini bu vesile ile yine aşikar eyleyen yazan, yöneten ve seyrettiren adam Çağan Irmak ve "Mahalle Masalı" filminin oyuncuları güzel iş çıkardıklarından eminlerdi. Empire Theatre'daki sinemaseverlerin tebrikleri ve ilgileri hislerini pekiştirdi. Bu senenin Altın Kanatlar Dağıtım Ödülü (LTFF 2010 Digiturk Digital Distribution Award), Semih Kaplanoğlu'nun 2010 Berlin Altın Ayı Ödüllü filmi Bal'a verildi. Bu ödülün en önemli anlamı Britanya'da ve İrlanda adalarında filmin sinemaseverlerle buluşturulacak olması. Festivalin bir anlamlı ödülü de izleyicilere bırakılan , gösterilen bütün filmlerin içerisinden izleyicinin oylarıyla belirlenen "Seyirci Ödülü".</p><p>Türkiye yapımlı haklı başarılara imza atmış Semih Kaplanoğlu, Reha Erdem, İtalyan sinemasının gözdesi Ferzan Özpetek, yıllarca festivaller düzenleyen, jüri üyelikleri yapan ilk filmiyle karşımıza çıkan Ahmet Boyacıoğlu gibi önemli isimlerin yanıbaşında festivalde göçmenlerin göçtüğü ülke sinemasına anlam kazandırmalarını ve yabancı yönetmenlerin medeniyet haritamızdan beslendikleri yapımların arttığını görmek sinemamız adına gayet önemli diye düşünüyorum. Festivale bu perspektifle baktığımızda özellikle yapım ve konu açısından; Kadir Balcı'nın Belçika'da yaşayan bir Türk ailenin hikayesini komedi tadında sunan Turkuaz filmi ve Londra Türk Film Festivali'nin ilk psikolojik korku filmi olan Özgür Uyanık'ın Soho'da çekilen Resurrecting The Street Walker isimli filmi, ayrıca Amerikalı yönetmen Theron Patterson'ın modern İstanbul'a dair traji-komik filmi Bahtı Kara, uzun metraj belgesel filmler arasında ise çarpıcı bir ezan okuma yarışmasınının öyküsünü anlatan Müezzin ve Martina Priessner'ın uzun süre Almanya'da yaşadıktan sonra İstanbul'a dönen Türkiyeli göçmenleri konu alan Yedek Memleket belgeseli gibi yapımları festivalin sinemamızın gelişimine katkıları olarak ifade edebiliriz.</p><p>Festivalin bir önemli katkısı da yeni yeteneklerin izleyici ile buluşması. Uzun metraj da Selda Çiçek'in ilk filmi olan, aile dramı İncir Çekirdeği ve bir şehir ve beş yeni yönetmeni bir araya getiren Kars Öyküleri ve kısa metrajda Türkiye'de ve Türkiye dışında üretilen 13 kurmaca ve iki belgesel filmi izleyiciyle buluşuyor. Temennimiz sinema sanatımızın gelişmesini tüm dünya ile birlikte alkışlamak ve gelişim adına Londra Türk Film Festivali gibi etkinliklerin sayısının ve gücünün artmasıdır.</p></div></span></span></div><span class="Apple-style-span" style="font-family: 'Times New Roman'; "><br /></span>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-51565399686870572152010-12-25T14:23:00.000-08:002011-06-02T19:14:00.852-07:00Two Elizabeth’s, Three Films and a Congratulation<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhECdB5SGAWvchd6OVBs4pr2xhCNoNEVCT07Ee_925Q-UEG6GBr2F4F4Ri2f9SIwmIcVS0cJMW5NOGQVLrWRd7EpYvChVQiIiXscObnrDJrXZjrGLzmHu3RT0KfcUtiJn7tFjyL-5K2jVM1/s1600/Elizabeth_I_The_Sieve_Portrait_c1583.jpg"><img style="float: left; margin: 0pt 10px 10px 0pt; cursor: pointer; width: 296px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhECdB5SGAWvchd6OVBs4pr2xhCNoNEVCT07Ee_925Q-UEG6GBr2F4F4Ri2f9SIwmIcVS0cJMW5NOGQVLrWRd7EpYvChVQiIiXscObnrDJrXZjrGLzmHu3RT0KfcUtiJn7tFjyL-5K2jVM1/s400/Elizabeth_I_The_Sieve_Portrait_c1583.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5613810898945408866" border="0" /></a><br /><!--[if gte mso 9]><xml> <o:officedocumentsettings> <o:allowpng/> </o:OfficeDocumentSettings> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:trackmoves/> <w:trackformatting/> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:donotpromoteqf/> <w:lidthemeother>TR</w:LidThemeOther> <w:lidthemeasian>X-NONE</w:LidThemeAsian> <w:lidthemecomplexscript>X-NONE</w:LidThemeComplexScript> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> <w:splitpgbreakandparamark/> <w:dontvertaligncellwithsp/> <w:dontbreakconstrainedforcedtables/> <w:dontvertalignintxbx/> <w:word11kerningpairs/> <w:cachedcolbalance/> </w:Compatibility> <m:mathpr> <m:mathfont val="Cambria Math"> <m:brkbin val="before"> <m:brkbinsub val="--"> <m:smallfrac val="off"> <m:dispdef/> <m:lmargin val="0"> <m:rmargin val="0"> <m:defjc val="centerGroup"> <m:wrapindent val="1440"> <m:intlim val="subSup"> <m:narylim val="undOvr"> </m:mathPr></w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" defunhidewhenused="true" defsemihidden="true" defqformat="false" defpriority="99" latentstylecount="267"> <w:lsdexception locked="false" priority="0" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Normal"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="heading 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 7"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 8"> <w:lsdexception locked="false" priority="9" qformat="true" name="heading 9"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 7"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 8"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" name="toc 9"> <w:lsdexception locked="false" priority="35" qformat="true" name="caption"> <w:lsdexception locked="false" priority="10" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Title"> <w:lsdexception locked="false" priority="1" name="Default Paragraph Font"> <w:lsdexception locked="false" priority="11" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Subtitle"> <w:lsdexception locked="false" priority="22" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Strong"> <w:lsdexception locked="false" priority="20" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Emphasis"> <w:lsdexception locked="false" priority="59" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Table Grid"> <w:lsdexception locked="false" unhidewhenused="false" name="Placeholder Text"> <w:lsdexception locked="false" priority="1" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="No Spacing"> <w:lsdexception locked="false" priority="60" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Shading"> <w:lsdexception locked="false" priority="61" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light List"> <w:lsdexception locked="false" priority="62" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Grid"> <w:lsdexception locked="false" priority="63" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="64" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="65" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="66" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="67" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="68" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="69" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="70" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Dark List"> <w:lsdexception locked="false" priority="71" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Shading"> <w:lsdexception locked="false" priority="72" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful List"> <w:lsdexception locked="false" priority="73" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Grid"> <w:lsdexception locked="false" priority="60" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Shading Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="61" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light List Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="62" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Grid Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="63" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 1 Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="64" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 2 Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="65" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 1 Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" unhidewhenused="false" name="Revision"> <w:lsdexception locked="false" priority="34" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="List Paragraph"> <w:lsdexception locked="false" priority="29" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Quote"> <w:lsdexception locked="false" priority="30" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Intense Quote"> <w:lsdexception locked="false" priority="66" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 2 Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="67" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 1 Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="68" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 2 Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="69" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 3 Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="70" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Dark List Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="71" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Shading Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="72" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful List Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="73" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Grid Accent 1"> <w:lsdexception locked="false" priority="60" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Shading Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="61" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light List Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="62" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Grid Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="63" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 1 Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="64" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 2 Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="65" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 1 Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="66" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 2 Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="67" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 1 Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="68" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 2 Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="69" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 3 Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="70" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Dark List Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="71" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Shading Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="72" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful List Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="73" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Grid Accent 2"> <w:lsdexception locked="false" priority="60" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Shading Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="61" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light List Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="62" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Grid Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="63" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 1 Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="64" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 2 Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="65" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 1 Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="66" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 2 Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="67" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 1 Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="68" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 2 Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="69" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 3 Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="70" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Dark List Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="71" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Shading Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="72" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful List Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="73" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Grid Accent 3"> <w:lsdexception locked="false" priority="60" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Shading Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="61" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light List Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="62" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Grid Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="63" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 1 Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="64" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 2 Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="65" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 1 Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="66" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 2 Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="67" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 1 Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="68" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 2 Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="69" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 3 Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="70" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Dark List Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="71" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Shading Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="72" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful List Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="73" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Grid Accent 4"> <w:lsdexception locked="false" priority="60" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Shading Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="61" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light List Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="62" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Grid Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="63" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 1 Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="64" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 2 Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="65" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 1 Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="66" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 2 Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="67" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 1 Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="68" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 2 Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="69" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 3 Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="70" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Dark List Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="71" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Shading Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="72" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful List Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="73" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Grid Accent 5"> <w:lsdexception locked="false" priority="60" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Shading Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="61" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light List Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="62" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Light Grid Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="63" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 1 Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="64" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Shading 2 Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="65" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 1 Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="66" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium List 2 Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="67" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 1 Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="68" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 2 Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="69" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Medium Grid 3 Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="70" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Dark List Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="71" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Shading Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="72" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful List Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="73" semihidden="false" unhidewhenused="false" name="Colorful Grid Accent 6"> <w:lsdexception locked="false" priority="19" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Subtle Emphasis"> <w:lsdexception locked="false" priority="21" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Intense Emphasis"> <w:lsdexception locked="false" priority="31" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Subtle Reference"> <w:lsdexception locked="false" priority="32" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Intense Reference"> <w:lsdexception locked="false" priority="33" semihidden="false" unhidewhenused="false" qformat="true" name="Book Title"> <w:lsdexception locked="false" priority="37" name="Bibliography"> <w:lsdexception locked="false" priority="39" qformat="true" name="TOC Heading"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-priority:99; mso-style-qformat:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin-top:0cm; mso-para-margin-right:0cm; mso-para-margin-bottom:10.0pt; mso-para-margin-left:0cm; line-height:115%; mso-pagination:widow-orphan; font-size:11.0pt; font-family:"Calibri","sans-serif"; mso-ascii-font-family:Calibri; mso-ascii-theme-font:minor-latin; mso-fareast-font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-theme-font:minor-fareast; mso-hansi-font-family:Calibri; mso-hansi-theme-font:minor-latin;} </style> <![endif]--> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">One of the most crucial elements keeping civilisations going is historical consciousness. History indicates the shared characters and values of a nation. Societies<span class="apple-converted-space"> </span>must be reminded of their history<span class="apple-converted-space"> </span>to be able to maintain their existence as a nation. This sentiment keeps the sense of belonging alive as<span class="apple-converted-space"> </span>a “consciousness” in a<span class="apple-converted-space"> </span>society or a person, making this feeling<span class="apple-converted-space"> </span>more profound. Individuals and societies can only have a feeling that they exist and will carry on existing as it marches through time, from the furthest past, providing us with a historical consciousness, into the future. When this consciousness reveals itself in a person and society, historicity comes to light as well. The continuous coming from the past to the present time opens in sheets with every age.<span class="apple-converted-space"> </span>Whatever the stage a piece of history holds, it gets the spotlight<span class="apple-converted-space"> </span>of<span class="apple-converted-space"> </span>itself. Thoughts head towards the new horizons via the passageway of new views and interpretations by getting out of the parochial of the present. This is provided by historical consciousness. </span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">There is no access to historical consciousness without historical knowledge. Yet, having knowledge about history does not mean having historical consciousness. Historical consciousness does not<span class="apple-converted-space"> </span>reveal itself; it emerges from overseeing the time, space and conditions with a good historical<span class="apple-converted-space"> </span>knowledge to interpret<span class="apple-converted-space"> </span>what is seen with current values. A true envision of future is formed by historical consciousness. Whatever the history stores up; the entire civilisation; way of living; material and moral values support this notion.</span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">As a person who was born in one country and is living in another, I call myself a witness of how historical consciousness improves civilisations. The most important element sustaining the historical consciousness in the society we live in is surely the British Monarchy which survives by carrying on the tradition. As a government model and a democracy in place, history and tradition is kept alive in the 21st century,<span class="apple-converted-space"> </span>bringing together modernity<span class="apple-converted-space"> </span>and tradition.</span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">The most entertaining and easiest way for the historical knowledge to meet with the society and to transform into consciousness is cinema. Cinemas ideally use the source of history and laid the first stones of a long path. If we launch forth on cinema, we see that cinema focuses mostly on The Virgin Queen Elizabethan Era in. To sum up,<span class="apple-converted-space"> </span>the Tudor family was thematised in most films. The first story which I derived from the two films I watched begins within an inch of the danger only to be dragged by sectarian tension right after an unstable and pessimist period that lasted 11 years, after the famous king of the Tudor Monarchy, Henry VIII. </span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">Under the threat of a new civil war, England was facing two equally strong and giant catholic countries within the European Continent, Spain and<span class="apple-converted-space"> </span>France.<span class="apple-converted-space"> </span>When Queen Mary I died in November 1558, the only consolation for the men in the street became the end of this period which was “crowned” by the fiascos of harvest, epidemics and the military failures according to Susan Doran, British historian. History is full of failing kings most of whom do not even occupy a full page in the history books. Some of them are the victims of their own failures while some suffer from bad luck. But, there are also such kings that acquire a grand reputation due to their reformist or revolutionist characters.<span class="apple-converted-space"> </span></span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">Elizabeth I, despite her feminine identity,<span class="apple-converted-space"> </span>was perhaps<span class="apple-converted-space"> </span>the most beloved, respected and admired monarch of England.<span class="apple-converted-space"> </span>She<span class="apple-converted-space"> </span>became the most effective name for Great Britain to reach its shiniest days. In the following periods of the British reform, there was a chaotic situation due to the developments in religious and political areas,<span class="apple-converted-space"> </span>as the populace questioned the catholic dogmas, opening new topics of discussion such as<span class="apple-converted-space"> </span>national sovereignty and the dominance of the European Continent on England. This was perhaps a milestone for England and Elizabeth I was steering the country. There were two scenarios that they had to face: either the country was going to be a newly flourishing kingdom - unlike its neighbouring country, France, which was a nation<span class="apple-converted-space"> </span>where fear and destruction reign because of the bursting wars of religion lasting 40 years - or Elizabeth was going to step forward to procure peace and recovery for her country.</span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">On the streets of London in November 1558, people let out a shouted “God save the Queen,” right after the decision of the Parliament. Nobody argued against the legality or femininity of Elizabeth I. The public welcomed the Queen with open arms. A new person on the throne<span class="apple-converted-space"> </span><span style="">meant</span> a new hope which might also bring freedom from poverty, hunger and death for her people. Elizabeth I never fell into the mistakes her sister Mary did in terms of her crucial decisions involving Catholicism and Protestantism. For instance, when she ascended the throne, she was quite cautious in appointing the counsellors, which was so important for the catholic side; she did not relieve the eleven advisors of her sister of duty and in order to provide a nondenominational structure in religion, she appointed another <span style="">eight counsellors<span class="apple-converted-space"><b> </b></span></span>who had tendencies towards Protestantism. However;<span class="apple-converted-space"> </span>it was quite obvious that Elizabeth was closer to Protestantism and supporting the British reform because she had been educated that way since childhood. But, it was more logical to move forward to her goals, step by step without making anybody suspicious. Elizabeth took another important decision for her country. She set all the exiled and imprisoned people free because of the previous religious clashes. Elizabeth was only concerned with inside the borders of her country at the beginning. She never intervened with Scotland. The important matter for her was the war caused by religious differences. She stepped up, despite turning a blind eye on her sect. S<span style="">he</span><span class="apple-converted-space"> </span>also published a notice to prevent the clerks from provoking the public by blazing away in their sermons. </span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span style="font-size:11pt;">Elizabeth carried on straightening things out in her own territories. But then there was the male dominant bureaucracy against her. If she were to comprimise, it was obvious that the Queen could have only been used as a pawn. But she wasn't slow off the mark to reveal her intention. Her concern was to ensure everyone knew their limitations, just like all the other Tudors. There was a notable prevailing order and she didn't have her divine authority snatched by anybody. She foresaw a sound public order, which was based upon the classes, the levels and the ranks. Elizabeth was a queen and a lady. Even though the proposals to marry were incessant, she degraded even marriage as a means of politics, for she was married to England. One of the proposers was the renowned Philip II, King of Spain. The King, once having been married to her sister Mary, was in demand of reassuming the control over England. However, Elizabeth was a sapient lady. As soon as she ascended her throne, he sent his delegates to the palace, but in vain -- as Elizabeth's goal was clear. The private relationship between Elizabeth and Philip turned into a gradually rising conflict of interests until the trim of sails from the Spanish Armada was heralded. According to his assumption, England was like a nibble. In fact, Elizabeth herself was well aware of the power disequilibrium. Nevertheless, what surprised Philip was the fact that even the poorest of London wished to sacrifice everything in order to defend their country, and as Dr Jerry Brotton expressed </span><span class="ecxapple-style-span"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">"Walsingham's plan was ultimately successful. Ottoman fleet movements in the eastern Mediterranean fatally split Philip II's armada." Although, he immediately qualifies this by saying that "alongside</span></span><span class="ecxapple-converted-space"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;"> </span></span><span class="ecxapple-style-span"><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">all the stories we're told at school about why the Spanish Armada failed to conquer Britain and destroy Protestantism, we should add another reason: the Anglo-Ottoman alliance brokered by Elizabeth, Walsingham<i>.”</i></span></span><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;"> </span><span style="font-size:11pt;">There was a coalesced nation against Philip. Therefore, the legendary Armada was defeated by the English. There was also a domestic political issue which had eaten away her power to some extent: The Catholic Scottish Queen Mary. </span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span style="font-size:11pt;">Elizabeth<b> </b>was surrounded by endless conspiracies, speculations, alleged assassinations and the intrigues actuated a secret agency unit being under the loyal minister Walshingham's conduct. Elizabeth's hand was able to reach everywhere from that time on, as she had a spy army against the menace of assassination coming from the Catholics (Briscoe, Elizabeth's Spy Network). As Kishlansky uttered, her appearance with the eye and ear patterned dresses in the pictures became more meaningful. In such a historical cruising film, Shekhar Kapur closes up the far away history and lays out the film as an inner voyage of a lady during a difficult period, rather than falling in the stream of historical details and political speech. She passed through a gripping painful phase in the face of the obstacles she had and by watching them, history gets a different taste. Seeing her portray all the emotions that made her a humanbeing allows us to look beyond a distinguished image.<b style=""> </b>Furthermore, Kapur was so successful in describing the lady behind the throne, I assume women, in particular, will be impressed with the film. Struggling for making a balance between her senses and sensibility will seem familiar for the women of this age, as well. Shekhar Kapur charactarised this legendary personality as a temperamental and dramatical lady that called upon astrological prophecies and who was the perfect personification of a great Queen. Queen Elizabeth, Elizabeth: The Virgin Queen (1998), Elizabeth: The Golden Age(2007) are good examples of historical, biographical, dramatical work of art.</span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span style="font-size:11pt;">The Queen, being featured five years ago, is another history reading film which was directed by Stephan Friars and plotted by Peter Morgan through a flawless script comparing traditional and contemporary realities and accomplishing to perpetuate this with the structural atmosphere. In this film, the director was swiveling the camera from Buckingham Palace, preserving the glorious history with the conservative str</span><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">u</span><span style="font-size:11pt;">cture, to the simple and modern house of Blair. By uttering “I prefer to keep my feelings to myself” and “duty first, self second” it was significant to exhibit the unbearable difficulty of being a monarch. However the English Royal Family, dating back from mighty and magnificient Elizabeth I to Elizabeth II<span class="apple-converted-space"> </span>that has given the authority of governing their countries to 12 Prime Ministers, has never been jolted as much as it was jolted with the death of Princess Diana 14 years ago</span><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;">.</span></p> <p class="ecxmsonormal" style="margin: 0cm 0cm 16.2pt; text-align: justify; line-height: 12.75pt;"><span style="font-size:11pt;">Prince William has finally reunited with his companion, 14 years late at which time Queen Elizabeth said to her husband Prince Philip in a fictional sentence: “I think we should find some company for them” so as to make her grandsons less affected with the death of their mum. I wish an immense bliss for Prince William and Princess Kate and I also wish my very best for the Queen who will celebrate her Diamond Jubilee to render her service to her country for many years.</span><span lang="EN-GB" style="font-size:11pt;"></span></p>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-68851069987620187872009-09-04T20:08:00.000-07:002018-07-09T10:33:18.162-07:00Ana Hina by Natacha Atlas<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: -webkit-sans-serif; font-size: 13px; line-height: 19px;"><b><span class="Apple-style-span" style="color: #cccccc;"></span></b></span><br />
<span style="color: yellow;"><br /><br /><span style="font-size: large;">Ana Hina is an album by Belgian singer <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Natacha_Atlas">Natacha Atlas</a>. It was released by World Village on May 26, 2008. The album primarily features <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Acoustic_music">acoustic</a> cover versions of songs originally performed by <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Arabic_language">Arabic</a> singers <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Fairuz">Fairuz</a> and <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Abdel_Halim_Hafez">Abdel Halim Hafez</a>. It was also influenced by Scottish and Latin music.Many of the songs on the album were culled from her father's personal tape collection by Atlas' music director, Harvey Brough. The lyrics to "La Vida Callada", a duet with Spanish singer Clara Sanabras, are based on a poem composed by <a href="https://www.artsy.net/artist/frida-kahlo?page=1&sort=-partner_updated_at" target="_blank">Frida Kahlo</a>. "<a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Black_Is_the_Colour_(Of_My_True_Love%27s_Hair)">Black is the Colour</a>" is a traditional Scottish folk song.Atlas' version is loosely based on <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Nina_Simone">Nina Simone</a>'s cover version and features a<a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Middle_East">Middle Eastern</a> musical arrangement.The song "He Hesitated" refers to the Iraq War; Atlas has openly criticized the foreign policy decisions of former United States President <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/George_W._Bush">George W. Bush</a>and former <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/United_Kingdom">British</a> Prime Minister <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Tony_Blair">Tony Blair</a>.<br />Ana Hina received positive reviews from music critics. In a review for <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/The_Guardian">The Guardian</a>, Robin Denselow called the album a "mature, varied and entertaining set".<a href="http://en.wikipedia.org/wiki/The_Times">The Times</a> reviewer David Hutcheon described Ana Hina as "rather wonderful" and named "La Vida Callada" as its best song.Youssef Rakha of the The National wrote that the album "is a powerful statement about being in the world today, a musical monument to globalisation" and further commented that its "effect is both refreshing and disorienting".</span></span><br />
<div>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: -webkit-sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"><span class="Apple-style-span" style="color: yellow; font-size: large;"></span></span></span><br />
<h2 style="background-image: none; border-bottom: 1px solid rgb(170, 170, 170); font-weight: normal; margin: 0px 0px 0.6em; padding-bottom: 0.17em; padding-top: 0.5em;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: -webkit-sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="line-height: 19px;"><span class="Apple-style-span"><span class="mw-headline"><span class="Apple-style-span" style="color: yellow; font-size: large;">Track listing</span></span></span></span></span></h2>
<table class="wikitable" style="background-color: rgb(249 , 249 , 249); border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-collapse: collapse; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; font-size: 13px; margin-bottom: 1em; margin-left: 0px; margin-right: 1em; margin-top: 1em;"><tbody>
<tr><th align="center" style="background-color: rgb(242 , 242 , 242); border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em; text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">#</span></th><th align="center" style="background-color: rgb(242 , 242 , 242); border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em; text-align: center;" width="230"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Title</span></th><th align="center" style="background-color: rgb(242 , 242 , 242); border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em; text-align: center;" width="230"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Songwriters</span></th><th align="center" style="background-color: rgb(242 , 242 , 242); border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em; text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Length</span></th></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">1</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"Ya Laure Hobouki"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><a class="mw-redirect" href="http://en.wikipedia.org/wiki/Rahbani_Brothers" style="background-image: none; text-decoration: none;" title="Rahbani Brothers"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Rahbani Brothers</span></a></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">4:22</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">2</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"Beny Ou Benak Eih"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Mamoun AlShinnawy, Kamal AlTaweel</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">4:12</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">3</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"Ana Hina"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Natacha Atlas, Harvey Brough</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">5:12</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">4</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"La Shou El Haki"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Rahbani Brothers</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">3:18</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">5</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"</span><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Black_Is_the_Colour_(Of_My_True_Love%27s_Hair)" style="background-image: none; text-decoration: none;" title="Black Is the Colour (Of My True Love's Hair)"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Black is the Colour</span></a><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/John_Jacob_Niles" style="background-image: none; text-decoration: none;" title="John Jacob Niles"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">John Jacob Niles</span></a></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">4:07</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">6</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"Le Teetab Alayi"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Rahbani Brothers</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">3:20</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">7</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"La Vida Callada" with Clara Sanabras</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Frida_Kahlo" style="background-image: none; text-decoration: none;" title="Frida Kahlo"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Frida Kahlo</span></a><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">, Clara Sanabras</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">5:04</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">8</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"Hayati Inta Reprise (Hayatak Ana)"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Atlas, Brough, Marc Eagleton</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">6:26</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">9</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"El Asil"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Emam ElSaftalli, Aly Ismael</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">2:03</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">10</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"Lammebada"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Traditional</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">7:10</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">11</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"He Hesitated"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Atlas, Brough, Eagleton</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">4:19</span></td></tr>
<tr><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">12</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">"El Nowm"</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">Atlas, Brough</span></td><td style="border-bottom-color: rgb(170 , 170 , 170); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; border-left-color: rgb(170 , 170 , 170); border-left-style: solid; border-left-width: 1px; border-right-color: rgb(170 , 170 , 170); border-right-style: solid; border-right-width: 1px; border-top-color: rgb(170 , 170 , 170); border-top-style: solid; border-top-width: 1px; padding-bottom: 0.2em; padding-left: 0.2em; padding-right: 0.2em; padding-top: 0.2em;"><span class="Apple-style-span" style="color: #333333;">5:45</span></td></tr>
</tbody></table>
</div>
<span class="Apple-style-span" style="color: #333333;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dzNTkf6iq-7chx6Tp00B_WTH0OH9qBELp5LmB0cwdXDamxOIr3jwjlTU_XsC_BjHPstCUJ_pXR9U5jv8nhZBQ' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></span></div>
Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-22244630142247521132009-08-30T07:42:00.000-07:002009-08-30T07:45:28.182-07:00DAYAN KALBİM<br />Seni dağladılar, değil mi kalbim,<br />Her yanın, içi su dolu kabarcık.<br />Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;<br />Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.<br /><br />Sensin gökten gelen oklara hedef;<br />Oyası ateşle işlenen gergef.<br />Çekme üç beş günlük dünyaya esef!<br />Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!<br /><br /><a class="sair" href="http://www.siirperisi.net/sair.asp?sair=70"><span style="color:#000000;">NECİP FAZIL KISAKÜREK</span></a>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-14900278320320500792009-08-30T07:38:00.000-07:002009-08-30T07:50:10.057-07:00ÇOCUKLUĞUMUZAnnemin bana öğrettiği ilk kelime<br />Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde<br /><br />Annem bana gülü şöyle öğretti<br />Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi<br /><br />Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus<br />Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus<br /><br />Babamın uzun kış geceleri hazırladığı cenklerde<br />Binmiş gelirdi Ali bir kırata<br /><br />Ali ve at, gelip kurtarırdı bizi darağacından<br />Asyada, Afrikada, geçmişte gelecekte<br /><br />Biz o atın tozuna kapanır ağlardık<br />Güneş kaçardı, ay düşerdi, yıldızlar büyürdü<br /><br />Çocuklarla oynarken paylaşamazdık Ali rolünü<br />Ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahraman<br /><br />Ali olmaktan bir sedef her çocukta<br /><br />Babam lambanın ışığında okurdu<br />Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık<br />Fetihlerde bayram yapardık<br />İslam bir sevinçti kaplardı içimizi<br /><br />Peygamberin günümüzde küçük sahabileri biz çocuklardık<br />Bediri, Hayberi, Mekkeyi özlerdik, sabaha kadar uyumazdık<br /><br />Mekkenin derin kuyulardan iniltisi gelirdi<br /><br />Kediler mangalın altında uyurdu<br />Biz küllenmiş ekmekler yerdik razı<br />İnanmış adamların övüncüyle<br />Sabırla beklerdik geceleri<br /><br />Şimdi hiçbirinden eser yok<br />Gitti o geceler o cenk kitapları<br />Dağıldı kalelerin önündeki askerler<br />Çocukluk güzün dökülen yapraklar gibi<br /><br /><br /><br />Sezai KarakoçIlhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-66359608281663032892009-08-25T20:21:00.000-07:002009-08-25T20:22:41.343-07:00Yenilgi, Yenilgim, Yalnızlığım ve KimsesizliğimYenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim. Binlerce yengiden de bana değerli olan sen! Dünyadaki tüm parlak başarılardan sensin yüreğime yakın olanı! Yenilgi, yenilgim, baskaldırım ve de benim kendimle tanışmam. Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan ve solmuş defneler peşinde koşmayan biri olduğumun bilincindeyim; ve sende, yalnızlığımı buldum ve de herkesten uzak, ve de gururlu olmayı. Yenilgi, yenilgim, benim parlak kılıcım ve de kalkanım. Gözlerinde okudum tahtı arayanın kendi kendisinin kuluna dönüştüğünü. Ve, bir kimsenin derinliklerindeki esasını anlayabilmemiz için onun gücünü söndürmemiz gerektiğini. Ve ancak böylesine olgunlaştıktan sonradır ki, bir meyvenin tadına varılabildiğini. Yenilgi, yenilgim, benim sözünü sakınmaz yol arkadaşım şarkımı, bağrışmalarımı, sessizliklerimi hep duyacaksın. Ve senden baska hiçkimse bana söz etmeyecek kanat çırpınmalarından ve deniz kabarmalarından ve de geceleri yanan dağlardan. Ve sen, tek başına ruhumun sarp ve kayalık yollarından tırmanacaksın. Yenilgi, yenilgim, benim ölmez cesaretim sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz; ve biz ikimiz, derin mezarlar kazacağız içimizde ölmekte olanlara; ve tutunacağız, tüm gücümüzle, güneşin karşısında; ve de tehlikeli olacağız.Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-68224961957804386332009-08-25T20:20:00.000-07:002009-08-25T20:21:15.706-07:00''Kalplerinizi birbirinize veriniz, fakat her biriniz kendi kalbine sahip olsun, çünkü kalbi, ancak Allah'ın eli koruyabilir. Birlikte durunuz, fakat birbirinize fazla yaklaşmayınız. Çünkü mabedin direkleri de, birbirinden uzak durur. Ve meşe ile selvi birbirinin gölgesi altında yetişmez...''Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-59371481650501272712009-08-25T19:51:00.000-07:002009-08-25T20:02:04.077-07:00<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSVOj1PmFLkCstMtqq974Kf3y2wkKMpseeYVW7ow3cOa6nHtdTIKMW6nTkuvyRo1MO9LDCz7-Iz0jN2QhWfKaS1Aqde9Do0deHvHYQM6tM14WZ7iU4HXF4q4fyMAI8O7VtpJM_O11Vd9_9/s1600-h/gibran-potrait.jpg"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 113px; FLOAT: right; HEIGHT: 254px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5374100359959167906" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSVOj1PmFLkCstMtqq974Kf3y2wkKMpseeYVW7ow3cOa6nHtdTIKMW6nTkuvyRo1MO9LDCz7-Iz0jN2QhWfKaS1Aqde9Do0deHvHYQM6tM14WZ7iU4HXF4q4fyMAI8O7VtpJM_O11Vd9_9/s400/gibran-potrait.jpg" /></a><br /><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-xWJQHh8QaHf9MI7iA48fHWXcK7u4rtAFNCsh_KlBk1Y8bga15mFXvLbi4OlvQQixi48LHU35Q2aoxJLBoYAVzOZzS5jOPps2ZyeolAaKzqGo16r5RzqnsLmaYLc7eNNymufLg6EswTQu/s1600-h/MAY.jpg"><img style="MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 133px; FLOAT: left; HEIGHT: 226px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5374100277769106706" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-xWJQHh8QaHf9MI7iA48fHWXcK7u4rtAFNCsh_KlBk1Y8bga15mFXvLbi4OlvQQixi48LHU35Q2aoxJLBoYAVzOZzS5jOPps2ZyeolAaKzqGo16r5RzqnsLmaYLc7eNNymufLg6EswTQu/s400/MAY.jpg" /></a><br /><br /><div>Belki bir masal gibi dinleyebilirsiniz bu hikayeyi. Radyolu günleriniz oldu mu bilmiyorum. Gaz lambasını ortaya koyup etrafında birbirinize hikayeler anlattınız mı? Böyle olmasa da belki elektrikler kesildiğinde dokunur dokunmaz yanan ışığın sizden birden kaçmasının sıkıntısıyla söylenmişsinizdir, gözleriniz karanlığa alıştığında yaktığınız mumun aydınlığında bildiğiniz gölge oyunlarıyla birbirinizi eğlendirmişsinizdir...<br />Belki de o lambalı günlerden siz de nasibinizi aldınız. Korkunç masallarla doldurdunuz akşamlarınızı, en uzun ,en korkunç masalı kim anlattıysa kafasını yastığa muzip bir gülümsemeyle koydu. Kazandığı zaferin keyfini rüyalarında sürdürmek için hemencecik uyudu. Kim bilir? 21 Şubat’ta ay Dolunay. Gözünüzü gökyüzüne çevirip o muhteşem manzarayı kaçırmazsanız belki size anlatacağım masalı da hatırlarsınız.<br /><a title="eski lamba" href="http://semazem.deviantart.com/art/lamp-34873894" target="_blank"></a>Ben size 1912’de başlayan, 1931 yılına kadar süren ve hiçbir zaman birbirleriyle karşılaşmadan birinin ölümüyle son bulan bir aşktan bahsetmek istiyorum. Adlarını duymuşsunuzdur. Halil Cibran ve May Ziyade… İki Lübnanlı yazar. Dünyanın farklı köşelerinde yaşayan iki kişi...<br />Halil Cibran Amerika Birleşik Devletlerinde... May Ziyade Mısır’da. Lübnan’da Beşari’de 1883’te doğan Cibran, annesi, ağabeyi ve kız kardeşleriyle önce Boston’a, sonra New York’a yerleşmiş ve 1931’de New York’ta ölmüştür.<br />May ziyade. 11 Şubat 1886’da Nasıra’da doğan May önce doğduğu yerde, sonra beş yıl süreyle Lübnan’da Aintourah Kızlar Enstitüsü’nde öğrenim görmüş. Öğretmen olan babası Mısır’da daha iyi olanaklar olacağını düşünerek ailesini Kahire’ye taşımış .<br />Halil Cibran ve May Ziyade birbirlerini karşılıklı yazdıkları mektuplardan ve çalışmalardan tanıdılar. Ama hiç karşılaşmadılar..<br /><a title="halil cibran" href="http://abuonadeem.deviantart.com/art/Gibran-Khalil-Gibran-24090628" target="_blank"></a>“Sevgili bayan May,…Mektupların ne kadar güzel. May, ne kadar hoş. Dağların tepesinden düşlerimin vadisine akan bir nektar nehri gibi. Gerçekten de , bu mektuplar, uzaktakileri etkileyen, yakındakileri geliştiren ve büyülü yankılarıyla taşları parlayan meşalelere, dalları çırpınan kanatlara çevirenOrfeus’un Lutu gibi. Sadece bir mektubunun geldiğibir gün bile benim içindağın doruğuna eşdeğer –düşün artık üç mektubunun birden geldiği güne ne demeli? Böyle bir gün için “Yüksek sütunlu İrem’in” sokaklarında dolaşacağım zamanlardan vazgeçerdim.” New York ,11Haziran 1919<br />Halil Cibran ve May Ziyade arasında yaşanan birbirini arayan iki ruhun buluşması gibidir. Hiç karşılaşmadan mektuplarla süren bir aşk. May duyguları coşup taştığı zamanlarda mektuplarında bu duygularını anlatsa da, yaşadığı zamanda onun bulunduğu yer, diğer kadınlardan daha özgür bir bireyselliğe ulaşmış da olsa yaşadığı toplumun ipekten bağlarına kayıtsız kalamamış ve geri çekilmiştir.<br />Şöyle der 15 Ocak 1924tarihli mektubunda. “Sana karşı taşmalarım-ne demek bu? Bütün bunlarla ne demek istediğimi gerçekten bilmiyorum. Ama senin sevdiğim olduğunu ve sevgiye saygı duyduğumu biliyorum… Bu düşünceleri sanaitiraf etmeye nasıl cesaret edebiliyorum? Böyle yaparak onları yitiriyorum. Yine de bunu yapmaya cesaret ediyorum. Tanrıya şükürler olsun ki, bunları söylemeyip yazıyorum, çünkü şimdi şu anda burada olsan, hemen geri çekilip uzunca bir süre senden kaçarım ve söylediklerimi unutuncaya kadar da beni görmene izin vermem.”<br /><a title="may ziyade" href="http://digilander.libero.it/Nuvolotta60/gibran/MAY.jpg" target="_blank"></a>Halil Cibran 10 Nisan 1931 Cuma günü New York’ta öldü. Daha sonra 21 Ağustos’ta Beyrut limanına getirilen naaşı Lübnan tarihinde görülmemişmuhteşem bir törenle Beşari’ye Mar Sarkis Manastırı’nın eski şapeline götürüldü. Ve Lübnan Hükümetinin desteğiyle devamlı bir Cibran müzesi oluşturuldu.<br />Halil Cibran öldüğünde May şöyle yazmıştır. “Hiçbir zaman bu kadar acıçekmemiştim, hiçbir kitapta bir varlığın bu çektiğim kadar büyük bir acıya katlanacak gücü bulacağını okumamıştım…” Dr. Joseph Ziyade’ye mektubundan.<br />May’in durumu giderek kötüleşmiş uzun çöküntü dönemleri yaşamış bu durumdan kurtulmak için seyahatlere çıkmış. Başarısız bir intihar girişiminin ardından yakınlarının gözetiminde Lübnan’a dönmüş, bir akıl hastanesinde deliliğin eşiğinden dostlarının yardımıyla edebiyat çalışmalarına geri dönmüş ve 22 Mart 1939’da Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde verdiği “Arap Yaşamına Yazarın Mesajı” adlı dersle tamamen iyileştiğini kanıtlamıştır. Lübnan’ı çok sevmesine rağmen 1939’un başlarında döndüğü Kahire’de iki buçuk yıl sonra ölmüştür. </div></div>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-49276820645106421492009-08-25T19:49:00.000-07:002009-08-25T19:50:23.236-07:00Kırık KanatlarYirmi yaşımdaken annem bana şöyle demişti: 'Manastıra girseydim, hem kendim, hem başkaları için en iyisini yapmış olacaktım.' 'Eğer manastıra girmiş olsaydın ben dünyaya gelmezdim' dedim. 'Dünyaya gelmen daha önce kararlaştırılmıştı oğlum' dedi. 'Evet ama, dünyaya gelmeden çok önce seni annem olarak seçmiştim ben' diye karşılık verdim. 'Dünyaya gelmeseydin cennette bir melek olarak kalacaktın.' dedi. 'Ama ben hala bir meleğim,' diye cevapladım. Gülümsedi ve dedi ki 'Kanatların nerede peki?' Elini tutup omuzuma koydum ve 'Burada,' dedim. 'Kırılmışlar,' dedi. Bu konuşmadan dokuz ay sonra, annem dönülmez ufukta yitip gitti. Ama 'kırılmışlar' sözü içimde yankılanmaya devam etti ve bana 'Kırık Kanatlar'ı, esinletti." (Halil Cibran,Aşk Mektupları, sayfa 50-51)Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-63453250839864532402009-07-05T15:34:00.000-07:002009-07-05T15:36:10.875-07:00The Enduring One, He is the Enduring One!<span style="color: rgb(0, 0, 255);font-size:6;" ><b> <p align="center">The Third Flash</p> </b></span> <p>[Emotion and spiritual pleasure have become mixed in this Flash to an extent, and since their exuberance does not much heed the principles of the intellect and the scales of thought nor conform to them, it should not be weighed up on the scales of logic.]</p> <p> </p> <p>In the Name of God, the Merciful, the Compassionate.</p> <p>Everything shall perish save His countenance; His is the command, and to Him shall you return.</p> <p> </p> <p>The two phrases, The Enduring One, He is the Enduring One! * The Enduring One, He is the Enduring One! express the meaning of the above verse, and so too state two important truths. It is because of this that some of the chiefs of the Naqshbandi Order made themselves a special invocation with the repetition of the phrases, in the form of a concise Naqshi supplication. Seeing that the two phrases express the meaning of the above mighty verse, we shall explain several points concerning the significant truth they state.</p> <p> </p> <p>FIRST POINT</p> <p>The first time The Enduring One, He is the Enduring One! is recited, like a surgical operation, it severs and isolates the heart from everything other than God. It is as follows:</p> <p>In respect of the comprehensiveness of his nature, man is connected with almost all beings, and in addition, a boundless capacity to love has been included in his nature. For these reasons man nurtures love towards all beings. As he loves the huge world as though it was a house, so he loves eternal Paradise as though it was a garden. However, the beings he loves do not stop, they depart, and he constantly suffers the pain of separation. That boundless love of his becomes the means of boundless torment.</p> <p>The fault in suffering such torment is his, for his heart's boundless capacity to love was given so that he might direct it toward One possessing an infinite undying beauty. By misusing it and spending it on transitory beings, he has done wrong and suffers the punishment for his fault through the pain of separation.</p> <p>And so, the first time he utters: "The Enduring One! He is the Enduring One!", it severs his attachment to transitory beings; he leaves those objects of love before they leave him and he is thus cleared of his fault. It declares that love is restricted to the Enduring Beloved, and expresses this meaning: "The only Truly Enduring One is You! Everything other than You is transient. One that is transient certainly cannot be the object of attachment for my heart which was created for everlasting love, for ardour lasting from pre-eternity to post-eternity. Since those innumerable beloveds are transitory and they leave me and depart, before they do so, declaring, The Enduring One, You are the Enduring One!, I shall leave them. Only You are immortal, and I know and believe that beings can only be immortal by Your making them so. In which case, they should be loved with Your love. They are not otherwise worthy of the heart's attachment."</p> <p>When in this state, man's heart gives up innumerable objects of love; seeing the stamp of transitoriness on their beauty and loveliness, it severs its attachment to them. If it does not sever it, it suffers wounds to the number of its beloveds. The second The Enduring One, He is the Enduring One! is both a salve and an antidote for those wounds. That is, "O Enduring One! Since You are Enduring, that is sufficient, You take the place of everything. Since You exist, everything exists."</p> <p>Yes, the beauty, bounty, and perfection in beings, which are the cause of love, are generally signs of the Truly Enduring One's beauty and bounty and perfections, and passing through many veils, are pale shadows of them; indeed, they are the shadows of the shadows of the manifestations of His Most Beautiful Names.</p> <p> </p> <p>SECOND POINT</p> <p>Included in human nature is an intense love. Even, because of the power of imagination, man fancies a sort of immortality in everything he loves. Whenever he thinks of or sees their passing, he cries out from the depths of his being. All the lamentations at separation are interpretations of the weeping resulting from love of immortality. If there was no imagined immortality, there would be no love. It might even be said that a reason for the existence of the eternal realm and everlasting Paradise is the intense desire for immortality arising from that passionate love of immortality, and from the innate and general prayer for immortality. The Enduring One of Glory accepted man's intense, unshakeable, innate desire and his powerful, effective, general prayer, for He created for transient man an eternal realm.</p> <p>Is it at all possible that the Munificent and Compassionate Creator would accept the insignificant wish of a tiny stomach and its supplication through the tongue of disposition for a temporary immortality through creating innumerable sorts of delicious foods, and not accept the intense desire of all human kind, which arises from an overpowering innate need, and mankind's universal, constant, rightful, just prayer for immortality, offered through word and state? God forbid, a hundred thousand times! It is not possible that He would not accept it. Not to accept it would be in keeping with neither his wisdom, nor His justice, nor His mercy, nor His power.</p> <p>Since man is most desirous of immortality, all his perfections and pleasures are dependent on immortality. And since immortality is particular to the Enduring One of Glory; and since the Enduring One's Names are enduring and immortal; and since the Enduring One's mirrors take on the hue of the Enduring One, and reflect His decree, and manifest a sort of immortality; for sure the matter most important for man, his most pressing duty, is to form a relation with that Enduring One and to adhere to His Names. For everything expended on the way of the Enduring One receives a sort of immortality. Thus, the second the Enduring One, He is the Enduring One! expresses this truth. In addition to healing man's innumerable spiritual wounds, it satisfies the intense wish for immortality in his nature.</p> <p> </p> <p>THIRD POINT</p> <p>In this world, the effects of time on things, and on their transience and passing, differ greatly. And while beings are one within the other like concentric circles, they are different as regards the speed of their passing.</p> <p>Just as the hands of a clock counting the seconds, and those counting the minutes, hours, and days superficially resemble each other, but differ in respect to speed, so too the spheres of the body, soul, heart, and spirit in man differ from each other. For example, although the body possesses an immortality, life, and existence in the day in which it is, or even the hour, and its past and future are dead and non-existent, the sphere of existence and life of the heart extend from many days previous to the present day and to many days in the future. And the sphere of the spirit is vast; the sphere of its life and existence extends from years previous to the present day to years subsequent to it.</p> <p>Thus, due to this capacity, in respect of knowledge, love, and worship of God, the Sustainer, and the pleasure of that Most Merciful One, which are the means to the life of the heart and spirit, transient life in this world comprises a perpetual life, results in an eternal life, and resembles everlasting life.</p> <p>Yes, one second on the way of love, knowledge, and pleasure of the Truly Enduring One is a year. While if it is not on His way, a year is a second. A single second, even, on His way is immortal and many years. A hundred years of the people of neglect in regard to this world are like a single second. There is the famous saying: "A moment's separation lasts a year, and a year's union passes as swiftly as a moment." I say the complete opposite to this: a moment's union for God's sake within the bounds of the Enduring One of Glory's pleasure is a window of union, not of only a year, but a permanent window. While not one year, but perhaps a thousand years spent in heedlessness and misguidance are like a second. There is a saying more famous than the previous one that corroborates this: "The broad earth with enemies is like a drinking-glass, while the eye of a needle with friends like a broad arena."</p> <p>An explicit meaning of the first well-known saying above is this: since union with transitory beings is transient, however long it is, it is brief. A year of such union is fleeting like a second, and is an illusion, a dream, causing regret and sorrow. The human heart, which desires immortality, can only receive in one year's union the tiniest pleasure within a fraction of a second. And one moment's separation is not one year, but many. For the arena of separation is broad. Even if only for a second, separation inflicts years of destruction on a heart which yearns for eternity. For it bodes of innumerable separations. While for physical and lowly loves, the past and future are filled with separations.</p> <p>In connection with this matter, we say this: O man! Do you want to make your brief and useless life immortal, long, beneficial, fruitful? Since to so want is demanded by humanity, spend your life on the way of the Truly Enduring One. For everything turned to the Enduring One receives the manifestation of immortality.</p> <p>Since everyone strongly desires a long life and yearns for immortality; and since there is a means of transforming this fleeting life into perpetual life and it is possible to make it like a long life; for sure anyone who has not lost his humanity will seek out the means and try to transform the possibility into a reality and will act accordingly. Yes, the means is this: work for God's sake, meet with others for God's sake, labour for God's sake; act within the sphere of ‘For God, for God's sake, on account of God.' Then all the moments of your life will become like years.</p> <p>Alluding to this truth, verses of the Qur'an point out that a single night like the Night of Power are like a thousand months, that is, around eighty years. Also indicating to this truth is ‘the expansion of time', a tried principle among the people of sainthood and reality, through the mystery of which, a few minutes' Ascension become like many years and prove the existence of this truth and demonstrate it in fact. The few hours of the Ascension of the Prophet (PBUH) had the length, breadth, and comprehensiveness of thousands of years. For he entered the world of eternity by way of the Ascension, and a few minutes of that world comprise thousands of years of this world.</p> <p>In addition are the numerous occurrences of ‘the expansion of time' experienced by the saints, constructed on this truth. It is related that some saints did a day's work in a single minute, some performed the duties of a year in an hour, and recited the whole Qur'an in the space of a minute. Such veracious people of truth would never knowingly stoop to lying. There can be no doubt that they observed exactly the fact of ‘the expansion of time', which is thus numerously and unanimously reported.</p> <p>A sort of the expansion of time confirmed by everyone is experienced in dreams. Sometimes a day in the waking world, or many days, would be necessary to experience the happenings, words, pleasures, and pains experienced in a minute's dream.</p> <p>I n S h o r t : For sure man is transitory, but he was created for immortality, and as the mirror to an Enduring One, and he was charged with duties which produce enduring fruits, and was given a form which is the means to manifesting the impresses of an Enduring One's enduring Names. In which case, the true duty and happiness of man is to cling with all his powers and faculties to the Names of that Eternally Enduring One within the bounds of those things that please Him; it is to be turned towards the Enduring One, and to go to Him. As his tongue utters "the Enduring One, You are the Enduring One!," so his heart, spirit, mind, and all his subtle faculties should declare: </p> <p>"He is the Enduring One! He is the Pre-Eternal and Post-Eternal! He is the Everlasting One! He is the Perpetual One! He is the One Who is Sought! He is the Beloved! He is the One Wished For, the One Worshipped!"</p> <p> </p> <p>Glory be unto You! We have no knowledge save that which You have taught us; indeed, You are All-Knowing, All-Wise!</p> <p>O our Sustainer! Do not take us to task if we forget or do wrong.</p>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-66733057960040523112009-06-26T21:01:00.000-07:002009-06-26T21:02:58.788-07:00Yüreği olan beri gelsinAynadaki kendini değil, kendindeki aynayı görenler,<br />fiziklerindeki güzelliği ile değil<br />yüreklerindeki erdemlerle hayat sürenler<br />beri gelsinler.<br />***<br />Bırak atsınlar iftirayı !Ne söylerlerse söylesinler de, sıkılmayan utanmayan onlar olsun.Sen yüreğini geniş tut. Olabildiğince geniş.Varsın en delişmen tayların toynakları parçalasın yüreğini.En yağız atlar, yarış yapsınlar gönlünün sonsuzluklarında.“ Seviyorum! “ Demek; O kadar ucuz, o kadar basit, o kadar dile kolay mı geliyor?“ Seviyorum!” Demek; Bu kadar sorumsuz, bu kadar hesapsız, bu kadar pervasızlık mı gerektiriyor?Halbuki: “Seviyorum!” Demek;En geniş yüreklerin, en geniş otlaklarında, misli görülmemiş depremler meydana getirmez mi sanıyorsunuz?Yani:“ Seviyorum!” demek; Sevgilinin göz bebeklerine dalıp, kendinden geçmek değil midir?“ Seviyorum!” demek; Sevgilinin saçlarını karıştırıp, ona ninniler söylerken hayata veda etmek değil midir?“ Seviyorum!” demek;Sevgiliye ait ne varsa, hepsini sevmek, hepsini tanımak, hepsini görmek değil midir?“ Seviyorum!” demek; Sevgilinin rengine boyanmak değil midir?““Seviyorum” demek;İdam sehpasına boyun uzatmak değil midir?<br />***<br />Yoksa;“Seviyorum!” demek;Bakkaldan alınan ucuz çiklet sakızı gibi ağzınızda bir iki geveleyip tükürüp atmak mıdır?“ Seviyorum” demek; Sevgiliyi bir kedi yavrusu gibi, iki sokak öteye bırakmak mıdır?“ Seviyorum” demek; Bir heves uğruna, sevgiliyi gözden çıkartmak mıdır?“Seviyorum” demek; Sevgi umanına dalıyormuş gibi görünüp aldatmak mıdır?Seviyorum” demek; Sevgiliyi ağlatmak mıdır?Yoksa;“Seviyorum” demek ;AŞK’ ın ufkunu daraltmak mıdır?<br />Böyle sanıyorlarsa sevgiyi, bırakın sevmesinler!<br />Onlar; iki dakikalık zevkleri uğruna, zağar cinsi köpekler gibi, her gün bir başka av peşinde iz koklayadursunlar;Sen :Gönlünün en geniş otlakların da sevgilinin gözleri ile yüreğini bütünleştirebiliyor musun?Maveraya açılan pencerelerin binlercesinden, binlerce defa, binlerce duyguyu terennüm ettirip, en çirkin halleri bile güzelleştirebiliyor musun?Sen! Milyon yıllık bir cesedin, toprakla bütünleşmiş kemiklerini AŞK ile birleştirebiliyor musun?Derin bakışların altında ki diğer “ Sen”i. tüm çıplaklığın ile sevgilinin önüne serpiştirebiliyor musun?Ya da: dize gelebiliyor musun Aşk’ın önünde lime lime****Bırak onlar, fitne ve fesat üretsinler, Bırak onlar, istedikleri kadar yalan ve iftira uydursunlar,Bırak onlar, Birbirlerinin nefeslerini koklamak uğruna, dillerine gelen ne kadar yalan varsa gerçekmiş gibi anlatsın,Bırak onlar, birbirlerinin kıçlarını yalamak için ne kadar gerçek varsa ırzına geçsinler.Bırak onlar,ucuz çiklet sakızı gibi birbirlerinin sevgisini çiğneyip, çiğneyip tükürsünler.Ve bırak onları sevgi dedikleri “Zan” la sürüm, sürüm, sürünsünler.Sen, yüreğini geniş tut. En cins At’lar dört nala koşsunlar yüreğinin derinliklerin de.Sen geniş ol, sabırlı ol…Her şeyimsin!” dediği insanı“ Bıktım usandım!” diyerek aldatan fahişe ruhlar!;“ Siz oynaya durun sevgi dediğiniz zan ‘la, çiğneye durun ölü etlerinizi!!!”Ben sabırla toplayacağım bu aşk’ın meyvesini…Siz, hazımsızlığın kazurat çukurun da umman sanarak yüze durun, Siz, fahişe duygularınızı sevgi diye yutturun.Ben yüreğimi geniş tutup sabırlı olacağım.Ben yüreğimi soylu At’ların toynaklarına bırakıyorum. Tepelerse onlar tepelesinler yüreğimi. Ben gönül penceremi genişleteceğim daralıp bunalmayacağım.Ne derseniz deyin hep sevgi ile dolu olup, sevgiyle kalacağım…“ Sevmek” geride ne varsa bırakmak değil midir?““ Sevmek “ gemileri yakmak!”değil midir?“ Sevmek” sevgiliye gül atmak değil midir?“ Sevmek” geçici arzuları , tozlu raflara atmak değil midir?Ve en doğrusu:“Sevmek!”:Yüreği arıtmak değil midir?Gel Sıla! Ne olursan ol. Hangi halde, hangi durumda olursan ol gel .Gel , Öyle sarıl, öyle sarıl ki kendin de kaybolasın,Gel, öylesine sarıl ki, Allah tan başkasına yer kalmasın!!!Sıla! Allah sende olduğundan, senden kopamıyorum; Ve Allah bende olduğundan sana tapamıyorum.Gel, koy başını yüreğime, bak neler söylüyor hücrelerim?Yüreğim yangın yeri , söndüremiyorum.Ve seni öyle yaşattım, öyle yaşattım ki kendimde! öldüremiyorum!...<br /><br />Mehmed AlperenIlhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-27208298630386787402009-06-26T20:49:00.000-07:002009-06-26T21:01:48.303-07:00Mehmed Alperen'ceAşk tufandır ,önünde gazeller dayanamaz, yollarında devler devriye gezer. cüceler barınamaz...<br />Birbirimizi affedecek kadar sevemiyorsak bunun adına sevgi denmez. SEVMEK GEMİLERİ YAKMAKTIR...<br />Edep insan niyetini düzenler. Ahlak ise edebin dış dünyaya yansımasıdır.. Edepsiz bir kişi ahlaklı da olamaz...Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-21262489872323931452009-06-14T12:38:00.000-07:002009-06-14T12:39:13.970-07:00Topal Leylekİnsanlar gelir,insanlar gider.<br />Bir köşede bekler leylek,<br />Eyüp'te Bayezid'te Süleymaniye'de.<br />Bir köşede bekler leylek;<br />Acıyan kalbi ve olmayan yanıyla...Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-10768051749553104992009-06-11T10:26:00.000-07:002009-06-11T10:59:56.285-07:00<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dyinlcmMr76WNongZ8h_d_615akt9KxYdy5z6UJAKWxhOAPoGVwda2JE6xsBxubo5QREy1n4RB6gGlCZtaZPg' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-58521210024843803452009-06-09T05:39:00.000-07:002009-06-09T05:41:25.551-07:00Sen<strong></strong>Zamanlar içinden göçtüm<br />Duvarın taşın içinden geçtim<br /> Dağı taşı bıraktım<br /> Sana geldim<br /><br />Sevgi dolu çocukluğum<br />Sevgi dolu içim dışım<br />Babacığım<br /> Kollarına al beni<br /> Ben senin çocuğunum<br /><br />Zemherir kışlar geçirdim<br />İliklerim üşüdü<br />Sıcak adın kucağım<br />Huzurmarın huzuru<br />Sevgilerin sevgisi<br /> Adın<br /> Benim adım<br /> Benim huzurum<br /><br />"Uşşakı katar eyledi aşk içre Muhammed"<br />Davullar çalınır<br /> Uzaktan<br /> Uzaktan<br />Sabahın sevinci içimde<br />Bayramın sevinci içimde<br />Katar<br /> Katarın içinde<br />Gözüm açık<br /> Gözüm kapalı<br /> Gözüm kapalı<br /> Götür beni<br /> Götür<br /><br />Asaf Halet ÇelebiIlhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-20781287197349261912009-06-04T20:03:00.000-07:002009-06-04T20:41:45.454-07:00VefaBir Hak Dostu bir zaman bakar ki, talebeleri teker teker bırakıp gidiyorlar. Öyle bir vakit gelir ki, tek bir talebesi kalır. Dayanamaz ve sorar o tek talebesine;-Arkadaşların neden gelmiyorlar artık?Talebesi utana sıkıla hali ile cevabı geçiştirmek ister,Hak Dost ısrar edince de anlatır meseleyi.-Efendim, o arkadaşların gözleri manaya açılınca sizin Levh-i mahfuzda Cehennemlikler arasında olduğunuzu gördüler. Bu insana talebe olunmaz diyerek, gittiler. Hak dost çok üzülür ve sorar;-Peki sen neden gitmedin?-Ben de o yazıyı görüyorum. Üzerimde bu kadar emeği olan sizsiniz. Bırakıp gidemezdim, der talebe. Bu vefa ve sadakat karşısında Hak Dost ağlamaya başlar ve der ki,-Ben o yazıyı 40 yıldır görüyorum ama gidecek başka kapı yok ki!Hak Dostun bu inkısarı, 40 yıllık sadakatle birleşince, Levh-i mahfuzdaki "şaki" yazısı silinir ve "said" yazar.<br /><br />Vefâ, sadece hasların vasfıdır.Nisyan ise hamların... Bedene tutsak olmuş hoyratların nasibi yoktur vefâdan. Gönlümüzün kitabında; Bize bir defa selâm vereni kıyamete kadar unutmayız düstûru kayıtlıdır. Biz dersimizi;Acı hatırasıda olsa taşa bile vefa gösteren ve Uhud bizi sever,biz Uhud'u severiz diyen Rehberi Ekmel'den Kabrimize gelip, bir defa Fatiha okuyanlar kıyamete kadar bizimdir,İmânlarını kurtarmadan ölmesinler, ömürleri boyunca fakirlik görmesinler diye dua eden, hâlâ büyük bir vefayla Üsküdar'da dostlarını ağırlayan Aziz Mahmut Hüdâyîi'den, Ankara mahkemesi esnasında, beraat kararı ile çam dağındaki ağacının kesilmesi arasında bir seçim yapması söz konusu edilince, "Beraat kararını istemem, yeter ki ağacıma dokunmasınlar! diyen Üstad Bediüzzaman'dan almışız. Nice vefâ kahramanının mânevî huzûrunda hürmetle, edeple selâma durmuşuz. Dostlarını daima vefâ ile hatırla! Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefâsı olmayanın Hakk'a vefâsı olmaz. Git ki, vefanın ter ü tâze hüküm sürdüğü yeni bir hayata başla... Haydi daha fazla durma karşımda. Kurşun gibi bir anda al, ellerini benden. Su gibi aksın ellerin ellerimden.Yüreğini yüreğimde, gözlerini gözlerimde bırak da git. Beklemeden, bir kelime bile etmeden git. Canımı canımdan kopar da git. Giderken son bir defa Hakk'ın selâmını esirgeme benden. Arkada kalanın gözü yaşlı olur, yüreği yufka, gönlü ince. Ben, içimdeki korla, bağrımdaki volkanla, öylece dağ gibi arkanda kalayım. Yapayalnız hecelerde kaybolan ben olayım. Sen sağlam adımlarla yarınlara yürürken, yıkılan ben olayım. Gülen sen ol, ağlayan ben. Yeşeren sen ol, sulayan ben. Bana saplansın paslı mızrakların ucu, sana dokunmasın. En çılgın isyanlarını, savaşlarını, sırlarını gittiğin diyarlara götürme. Kötüye dair ne varsa benim yanımda kalsın. Benim avuçlarıma bırak. Ben onları dua dua ak kanatlı kuş gibi göklere uçurayım. Benim payıma; ilâhî dergahtan, ayrılık sahillerinde anıların gönüllü bekçisi olmak düştü. Hak'tan gelene razıyım. Sen geçmişi bana bırak,gözümde toprak,boğazımda diken yaşamaya,bir vefa uğruna dikenlerden harab ve turab olmaya ben zaten razıyım...<br />Duayla kal,dualar gibi kal,sen hep kal,uzaklarda olsada...Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6839442067844410956.post-2640170074712393532009-05-27T11:31:00.000-07:002009-05-27T11:32:51.249-07:00BEN KANDAN ELBİSELER GİYDİM HİÇ DEĞİŞTİRSİNLER İSTEMEZDİM<p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Kendinden birşeyler kattın</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Güzelleştirdin ölümü de</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Ellerinin içiyle aydınlattın</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Ölüm ne demektir anladım</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;"> </p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Yer değiştiren ben değildim</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Farklılaşan sendin</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Sendin bana gelen aynalarla</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Sendin bana gelen sendin</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;"> </p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Artık ölebilirdim </p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Bütün İstanbul şahidim</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Ben kandan elbiseler giydim</p> <p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">Bundan senin haberin var mı</p><p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;"><br /></p><p style="margin-left: 25px; margin-top: 5px; margin-bottom: 5px;">SEZAİ KARAKOÇ<br /></p>Ilhan Gokalphttp://www.blogger.com/profile/08928117546110786724noreply@blogger.com0